VSAT ACİL ÇÖZÜM PLANLARI – Orhan Ener

VSAT konusundaki bilgi ve tecrübelerimi bilenlerin genelde bana sorusu şu olur. “fiber ve dsl gibi kolay ve ucuz çözümler varken neden Uydu İnternet (VSAT) kullanmalıyım?” Benim ise bu soruya yanıtım “Bilgi güvenliği konusunda daha iyi bir çözüm yok ve ideal acil durum yedek çözümüdür” olur. Yine devamında “Bana elektriği verin size dağ başında veya (yeni şekliyle) karada, havada ve denizde istediğiniz yerde interneti getirebilirim” diye tarif ederim bu işin yapısını.

Karavanla seyahat ediyorsunuz ama GSM hatlarının çalışmadığı noktalarda internet gereksinimizin, karşılanmasında, Canlı yayın araçlarının haberleşmesinde, Uçakta kendi telefonunuzu kapatmak durumundasınız, ve uçaktaki telefon sistemi ile görüşme yaptığınızda, hareket halinde olan bir geminin okyanus ortasında internet erişiminde, GSM hatlarının çekmediği ücra bir köşedeki maden ocağında, yine denizin ortasındaki balık çiftliğindeki haberleşmede, Afet durumunda veya karasal haberleşmenin zarar görebileceği durumlarda yedek olarak uydu interneti/haberleşmesi kullanmak zorundasınız.

İki önemli konudan söz ettik yukarıda. Birincisi elektronik ünitelerin çalışması için gereken elektriğin olması, diğeri ise artık günümüzün olmazsa olmazı internetin sağlanabilmesi. Kablolu, mikrodalga ve 4G/5G modemler ile internete bağlanmak daha kolay ve görece ucuz olan yöntemlerdi. Uydu internet (diğer bildiğimiz adı ile VSAT) ise daha pahalı, erişim ve kurulum şartları zor olan bir yöntemdi. Önceleri yalnızca zorunlu durumlarda ve diğer yöntemlerin ulaşamadığı noktalarda tercih edilen bu iletişim, şimdi diğer avantajları nedeniyle daha yaygın hale geliyor.

En önemli avantajlardan bir tanesi ise bilgi güvenliği. Diğer yöntemlerde herkesin ulaşabildiği ara bağlantı (hub) noktaları nedeniyle bilgi güvenliği tehlike arz edebiliyor. Basitçe şöyle açıklayabiliriz. Kablo ile iletişimde sınırlar var ve arada bağlantı noktaları olmak durumunda. Ankara’dan çıkan bir bilgi Bolu, Düzce, Sakarya, İzmit ara bağlantı noktalarını geçtikten sonra İstanbul’a ulaşmak zorunda. Yine bu bilgilere ulaşabilmek açık kaynaklar nedeniyle daha kolay durumda. Şöyle açıklayayım. Yalnızca bir bölgeden geçtiniz ve telefonunuza onlarca istenmeyen mesaj gelmeye başlıyor. Bu yeterince korunmayan, yada korunmak istenmeyen bir GSM şebekesinin sonucudur ve siz sürekli seyahat ettiğiniz için bunun nerede gerçekleştiğini kanıtlayamazsınız. Sizin numaranız istenmeyen birinin eline geçmiştir ve dilediği gibi kullanabilir. Size sürekli değiştirdiği bir numaradan mesaj yollayabilir yada arayabilir. Siz ancak her yeni numarayı engelleme listesine alarak kontrol edebilirsiniz. Ama bir şubenin yalnızca uydu kullanarak,(karşılıklı) yine aynı uydudan ulaşılan merkezdeki bilgilere ulaşması (İntranet) sistemin çok daha korunaklı olmasını sağlıyor. Bu durumda bilgiye ulaşmak için ya içeride olacaksınız, yada uyduya erişiminiz olacak ki bilgiye ulaşabilesiniz. Uyduya ulaşabilmek için elinizdeki cihazın bazı bilgilerinin (MAC adres bilgileri gibi, internete ulaşacak her cihaz kendine özel ve değiştirilemeyen bir MAC adrese sahiptir ve erişim yalnızca sizin ‘istenmeyen numaralar yerine’ izin verdiğiniz cihazlar ile kontrol edilebilir) tanımlanmış, bilgilerin şifrelenmiş ve kontrollü olduğunu düşünün. Sizden başkası ulaşamaz ve bilgileri kullanamaz. Bu durum ise paha biçilemez bir güvenlik ağı oluşturuyor.

Bu günkü şartlarda VSAT uygulamaları Starlink uyduları (ve takip eden diğerleri) gibi hem hızı artırılmış, hemde peynir ekmek gibi satılır hale gelmiş durumdadır. Kurulum elemanlarının hafiflemesi, ucuzlaması, kurulumun kolaylaşması gibi etkenler bunun nedeni gösterilebilir. Sektörün eksiklikleri çok henüz. Yine daha önceki firmalar servis konusunda yetkin idiler ve çözüm üretilebiliyordu. Starlink bu konuda yeterli servis ağına sahip değil. Yine önemli bir konu, bu firmada uzun süreli bir servis kesintisi yaşandı kısa bir zaman önce. Neden ve nasıl olduğu henüz açıklanamadı. Bu ise bizlere yedek uygulamasının önemini bir kez daha hatırlattı.

Şimdi bir kaç değişik konuda örnekler vermek istiyorum.

İki gündür çöldesiniz ve çok susamış durumdasınız. Çölden çıkıyorsunuz ve ilk su bulabileceğiniz dükkana girdiniz. Suyu aldınız ama parasını ödemeden suyun kapağını açamıyorsunuz ve kasaya geldiğinizde farkettiniz ki cüzdanınız yanınızda değil. Bu durum dada suyu satın alamıyorsunuz. Bunu karşılaştıralım. Kablolu sistem çökmüş durumda. Sizin Yedek uydu sisteminiz elinizde ama kurulum yapacak, bu işi bilen kimseniz yok.

Dünya’yı kurtaracak araçtasınız. Bir saatlik daha yolunuz var ama baktınız yakıtınız bitmiş, yolda kaldınız. Hemen koştunuz ve araştırdığınızda yedek tank/depo buldunuz.  Ama kontrol ettiğinizde boş bir tank ile karşılaşıyorsunuz. Bunu yine karşılaştıralım. Deprem olmuş, alt yapı çökmüş durumda. Sizin hazır kullanabileceğiniz bir uydu sisteminiz var. Elektrik için jeneratörü devreye alacaksınız ne yazık ki yakıtı yok.

Bir kaç gün önce okuduğum (gerçek bir) haberi paylaşmak istiyorum. Büyük bir denizcilik firmasının bilgisayar ağına korsanlar ulaşıyor. Şifreleri değiştirdikten sonra firmaya yüklü bir miktarda ödeme yaptıkları taktirde tekrar bilgilere ulaşabilecekleri konusunda mesaj iletiyorlar. Ancak firma yetkilileri bu konuda ne yapacaklarına karar veremeyip zaman geçirince işler tamamen sarpa sarıyor. Sonuçta işler öyle bir hale geliyor ki çözüm bulunamıyor ve firma iflas başvurusunda bulunuyor. Bunu karşılaştırmasız açıklayalım. Siz siber saldırılar karşısında önceden almadığınız önlemle bir çuval inciri değil, koskoca bir şirketi berbat ettiniz.

Bir orman yangınını gördünüz ve haber vermek için telefonunuza sarıldınız. Ama baktınızki telefonunuzun pili bitik durumda. Dışardasınız şarj etmenize olanak yok ve yanınızda yedek şarj cihazı da yok. Yine karşılaştıralım. Canlı yayın aracı ile durmadan seyahat ederken, yakıt bitmesine yakın bir çağrı aldınız, yola çıktınız. Fark ettinizki yolda yakıt istasyonu yok. Tam olay yerine geldiniz ve yakıt bitti. Jeneratörünüz elektrik üretemediğinden, yılın haberini yapabilecekken, hiçbirşey yapamadınız.

Eve geldiniz ve önemli bir projenin parçası olarak acil sipariş vermeniz gereken bazı ürünler var. Ancak ne elektrik, nede modem çalışmadığından internet var. Sonradan öğreniyorsunuz ki çalışan bir kepçe yeraltından geçen kabloları parçalamış ve tüm mahalle elektriksiz durumda. Başınıza gelebileceği öngördüğünüz için bilgiayarınızın bağlı olduğu bir (UPS) Kesintisiz Güç Kaynağı’nız var ve Telefonunuzun hotspot özelliğinden yararlanarak internetinizi bigisayarınızla paylaşarak sorunsuz siparişi zamanında verebildiniz.

Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Bir doğal afet sırasında ise bu senaryoların tamamının bir arada yaşandığını düşünebiliriz. Bunları öngörmek ve önlem almak durumundayız. Hem doğal afetlerde, hemde olası aksaklıklarda, işyerlerinde haberleşmenin sürekli, kesintisiz olabilmesi için alınabilecek ve Uydu İnternet ile sağlanabilecek yararlar konusunda eylem planı için yapılması gerekenler var. İşte yapılabileceklerin listesi.

ACİL EYLEM PLANI

Öncelikle acil eylem planı olarak emekleme seviyesinin biraz üstünde olan sektörümüzde, bu konuda yetişmiş eleman eksikliğinin giderilmesi için Eğitim Programı/ Semineri/ Kursu hazırlanmalıdır. Bu tabiki bu sistemi satın alacak, kullanacak şirketlerin problemi değil ama yeterli eğitim almamış birinin yapmasıyla işin yanlış, eksik yapılması sonucu o hale gelebilir. Ben kendi gözlerimle kırtasiyeci de “UYDU TAKILIR” ilanı görmüş kişiyim. Bu işi mutlaka yetkin, diplomalı, sertifikalı kişinin yapmasında yarar var. Uydu internet konusunda büyük bir eleman eksikliği yaşanıyor. Bu işi yapabilmek için kombinasyon olarak Uydu, Network, Bilgisayar ve Kablolama bilgilerine gereksinme var. Hepsini bir arada bulmak gerçekten sorun tabi ki. Bu yüzdende birini bilenler diğerleri konusunda kendilerini geliştirerek sürdürmek zorunda kalıyorlar. Bütünü içeren bir kurs çalışması sektör açısından büyük yarar sağlayacaktır.

Yine bu iş sınıfı ‘Yüksek Tehlikeli’ olarak kabul edilir. Basit olarak modem ile uydu arasında ki kablo da 48 v DC voltaj vardır. Yerine göre 220 V AC voltajdan daha ölümcül, tehlikeli olabilir. Sürekli merdivende çalışılması gerekebilir. Merdivende sağlıklı, korunaklı çalışma yöntemlerini bilmiyorsa kendine zarar verebileceği, hatta ölebileceği gibi, çalıştığı yerde de istenmeyen maddi hasarlara yol açabilir. Yani eğitim bu işin olmazsa olmazı.

Şirketlerin kesintisiz iletişim ve Operasyon sürekliliğine gereksinmesi var. Kablo hat kesintisi, sel, deprem, yangın veya alt yapı sabotajı gibi durumlarda uydu üzerinden sağlanacak bağımsız Uydu Internet sistemi ile veri ve ses iletişim kanalı kullanılarak merkez ve saha operasyonlarının kesintisiz devam etmesini olanaklı kılar. İş sürekliliği planlarında “Yedek İletişim Hattı” başlığıyla uydu sistemi ile güvence altına alınır.

Acil durumlarda yine acil bir koordinasyona gereksinme var. Doğal bir afet, enerji santralı arızası, maden faciası, çok büyük ve kontrolsüz bir orman yangını gibi durumlarda bölgedeki altyapı çökebilir. Bu durumda yerel GSM ve kablolu altyapı çökse bile bu bölgeye uydu’dan yüksek bant genişlikli veri, ses ve görüntü aktarımı ile soruna çözüm yaratılabilir. Olayın boyutunu bilmek bile çözüm konusunda yardımcı olur, kaynakların yerine göre doğru kullanılmasını sağlar. Kriz masası ile saha ekibi arasında sağlanacak anlık veri paylaşımı, doğru ve hızlı karar alma sürecine katkı sağlayacaktır.

Çoklu operasyonları bir merkezden yönetebilmek önemli. Şirketlerin farklı şehir veya ülkelerde çok sayıda şubesi/tesisi bulunabiliyor. Yerel ölçekte her zaman aynı kalite ve güvenilirlilikte hizmet alınabilmesi mümkün olamıyor. Tüm uzak noktaların merkezle bağlantıları, tek bir uydu ile sağlanarak homojen iletişim kalitesi sağlanabilir. Bu aynı zamanda tek merkezden yönetim, veri bütünlüğü ve aynı zamanda acil durumlarda tüm şubelerle aynı anda ve kesintisiz iletişim olanağı sunacaktır. Yine arada uydu harici başka bir hub olmayacağı için çok güvenlikli bir iletişim sağlanacaktır. Özellikle Amerika’da olmak üzere yurt dışında franchise işletmeler bu yöntemi kullanarak güvenli haberleşme yönünde çok sağlıklı bir yöntem kullanmaktadırlar.

Yedekleme ve Felaket kurtarma (=disaster recovery için bilgisayar alanında henüz tam bir karşılık bulunamamıştır. Ana bilgisayarın ‘server’ çalıştırılamaması veya hard disk’teki verilere ulaşılamaması gibi durumlarda yapılması gerekenleri de açıklar) veri güvenliği açısından kritik önem taşır. Veri merkezinin internet bağlantısının çökmesi, karasal bağlantıların çalışmaması durumunda, VSAT uydu bağlantısı çözümü otomatik olarak devreye alınabilir. Daha güvenli bölgede oluşturulmuş bir yerdeki yedek sistemle kesintisiz çalışma sürdürülebilir. Kritik uygulamalar olan Kurumsal Kaynak Planlaması (ERP- Finans, İnsan kaynakları, Satış, Üretim, tedarik zinciri), Müşteri Servisi Yönetimi, Merkezi Denetim, kontrol ve veri izleme Sistemleri (SCADA) nin kesintisiz çalışması ile, veri kaybının önlenmesi veya üretim aksaması riskinin ortadan kaldırılması/azaltılması, bu önlemin alınması birçok riski yok etmeye yardımcı olur.

Acil olarak geçici internet hizmetine ihtiyaç duyulması durumunda kolaylık sağlar. Yeni bir proje sahası, afet bölgesi veya uzak bir kırsal alanda geçici operasyon başlatma ihtiyacı sahada mobilizasyon gereksinmesi doğurabilir. Bu durumlarda taşınabilir (fly-away) veya araç üstü VSAT sistemleri ile birkaç saat içinde sahada iletişim altyapısı kurulabilir. Bu hiçbir altyapının olmadığı bir yerde bile acil operasyon olanağı sunar.

,

Siber güvenlik ve şifreli iletişime gereksinme duyulduğunda çok özel hizmet sunar. Bu durumlarda ise mutlaka acil eylem planı içerisinde Uydu İnternet bulunmalıdır. Kara hatlarının saldırıya uğraması ve/veya veri trafiğinin izlenme riski karşısında, şifrelenmiş uydu bağlantısı ile verinin fiziksel olarak bağımsız ve güvenli iletişimi sağlanır. Kriz zamanlarında bilgi sızmasını önleyerek, güvenli bir ortamda kararlar alınmasına yardımcı olur.

 

Bazı sektörel iş kollarında iletişim kesintisi kabul edilemez. Bankacılık, enerji, Sağlık gibi sektörlerde yasal zorunluluklarla “Yedek İletişim” sağlanması gerekir. Uydu iletişimi sağlanarak yasal gereklilik karşılanmış, cezai olasılık önlenmiş ve operasyonel kayıpların önüne geçilmiş olunur. Planlı tatbikatlarla sürekli test edilerek uydu altyapısının devreye girebilir olduğunun görülmesi gerekir.

 

İlk bölümlerde “bana elektriği verin size dağ başında interneti vereyim” şeklinde söylemde bulunduğumu belirtmiştim. Bu internet erişiminde ‘elektriğin olması’ gibi şartlı durum oluşturuyordu. Yine doğal afet gibi acil durumlarda elektrik altyapısınında çökme ihtimali var. Bu durumda sizin uydu sisteminizin olması elektrik olmadığından kendi başına hiç bir işe yaramayacaktır. Yine önlem olarak Kesintisiz Güç Kaynakları (UPS), Jeneratörler ve jeneratör için gerekli yakıt gibi elektrik sağlayacak/üretecek diğer önlem planlarınında yapılması gerekiyor.

Kurumsal işletmeler ve işyerleri için (tüm diğer konularda olabileceği gibi) kuruma özel, kendi yapısına göre VSAT destekli acil çözüm planı ile ilgili bir kontrol listesi oluşturulabilir. Bu liste ile işlerin kesintisiz yürümesi ve acil durumlarda yapılması gerekenler bir prosedür haline getirilerek kriz anında tüm adımlar uygulanarak kolay çözüm sağlanabilir.

Sonuç olarak VSAT Uydu çözümleri, doğru uygulandığında acil eylem planlarının “iletişim ve veri sürekliliği” boyutunu garanti altına alır.
Şirketler için en büyük avantajı; bağımsız, hızlı devreye alınabilen ve elektrik hariç altyapı gerektirmeyen bir çözüm sunmasıdır.
Doğal afetler, altyapı kesintileri, siber saldırılar veya operasyonel krizler karşısında, VSAT tabanlı bir acil iletişim planı sayesinde şirketler:

  • Operasyonlarını durdurmadan devam ettirebilir,
  • Zarar ve kayıplarını minimize edebilir,
  • Karar alma süreçlerini hızlandırabilir.

 

ORHAN ENER

25/08/2024

İLETİŞİM: koc@hedefkoc.com

30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN!

Geçmişten aldığımız güçle, geleceğe umutla bakıyoruz.
30 Ağustos Zafer Bayramı’mız kutlu olsun!
#30Ağustos #ZaferBayramı
https://youtu.be/lZxRDsmfeyE

Geleceği Şekillendiren Stratejiler: Dünya Ekonomilerinden Dubai Gayrimenkulüne Uzanan Yatırım Yolculuğu – Fulya Albayrak

Günümüz dünyasında ekonomiler, küresel ticaret akışları, teknolojik dönüşüm ve
demografik değişimler ile eşi benzeri görülmemiş bir hızda evriliyor. Bu hızlı değişim
süreci, yatırımcılar için hem önemli fırsatlar hem de dikkat edilmesi gereken riskler
barındırıyor. Uluslararası yatırım pazarında başarılı olabilmek; yalnızca mevcut verileri
analiz etmek değil, aynı zamanda geleceğin trendlerini öngörmek, yenilikçi çözümler
geliştirmek ve stratejik planlamalar yapmakla mümkün oluyor.

Jeopolitik dengeler, faiz politikaları, enerji piyasalarındaki dalgalanmalar ve dijital
ekonominin yükselişi, yatırım portföylerini şekillendiren başlıca unsurlar arasında.
Gelişmiş ekonomiler, güvenilir hukuk altyapısı ve istikrar ile öne çıkarken; gelişmekte
olan pazarlar, yüksek getiri potansiyeli ile dikkat çekiyor.

Stratejik Planlama: Yatırımın Yol Haritası
Başarılı yatırımlar, doğru zamanda, doğru lokasyonda ve doğru ürüne yönelmekle başlar.
Stratejik planlama süreci; piyasa analizlerinden finansal modellemeye, risk yönetiminden
uzun vadeli değer artışı projeksiyonlarına kadar geniş bir çerçevede ele alınır.
Günümüzde yatırımcılar, yalnızca mülk değil, aynı zamanda büyüyen ve gelişen bir
ekosisteme yatırım yapmayı hedefliyor.

Dubai: Küresel Yatırımcıların Yükselen Merkezi
Dubai, son yıllarda küresel yatırım haritasında önemli bir merkez haline geldi. Bunun
temel nedenleri arasında:
• Vergi Avantajları: Gelir vergisi olmaması ve yatırım dostu düzenlemeler
• Güçlü Ekonomi ve Altyapı: Lojistik, ulaşım ve teknoloji alanında dünya
standartları
• Yüksek Getiri Potansiyeli: %6-8 yıllık kira getirisi ve istikrarlı değer artışı
• Güvenli ve Şeffaf Pazar: Uluslararası yatırımcıların güvenle işlem yapabildiği
bir sistem
• Stratejik Konum: Avrupa, Asya ve Afrika’nın kesişim noktasında yer alması
Dubai gayrimenkul pazarı, lüks konut projelerinin ötesinde; sürdürülebilir mimari, akıllı
şehir uygulamaları ve çevreci yatırım anlayışı ile geleceğin şehirleri arasında gösteriliyor.

Yatırım Yolculuğunda Profesyonel Destek
Hızla değişen global ekonomide, doğru bilgiye zamanında ulaşmak ve stratejik kararlar
almak, yatırımların başarısını doğrudan etkiliyor. Bu noktada güvenilir piyasa verileri,
detaylı analizler ve profesyonel danışmanlık desteği, yatırımcıların riskleri minimize
ederek fırsatları en iyi şekilde değerlendirmesine yardımcı oluyor.
Doğru zamanda doğru adımları atan yatırımcılar, sadece bugünü değil, geleceği de
kazananlar arasında yer alacaktır.

Fulya Albayrak
Dubai Emlak & Yatırım Danışmanı

İletişim : koc@hedefkoc.com

Türkiye’de AR-GE ve ÜR-GE Teşvikleri (Savunma, Havacılık ve Uzay Odaklı) – Oktay İyisaraç

1) Temel Kavramlar: AR-GE, ÜR-GE, Yenilik, Öncelikli Alan
AR-GE (Araştırma-Geliştirme): Bilimsel/teknik belirsizliği gidererek yeni bilgi üretimi, prototip ve doğrulama faaliyetleri. 5746 sayılı Kanun ve TGB (4691) altında vergisel/mali teşviklerle desteklenir.

ÜR-GE (Ürün Geliştirme): Ticarileşmeye yakın, prototipten sanayi ölçeğine geçiş; KOSGEB ve TÜBİTAK programlarında özel hatlar ile (örn. 1501/1511 çıktılarının ticarileşmesi) ve Yatırım Teşvik Sistemi ile desteklenir.

Öncelikli Alanlar: Savunma, havacılık-uzay, elektronik, ileri malzeme, yapay zekâ vb. TOSHP ve TÜBİTAK-1511 çağrı planlarında ayrıcalıklı kabul edilir.
2) Savunma-Havacılık-Uzay’a Özel Kurumsal Çerçeve
Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB):
– Ar-Ge Panelleri & SAGA (Geniş Alan Çağrıları): Kritik teknolojiler için proje başlatma ve geniş alan çağrıları.
– Sektörel Strateji/Yol Haritaları: 2024-2028 sektörel strateji ve teknoloji yol haritaları savunma projelerinde Ar-Ge karar süreçlerini tanımlar.

TÜBİTAK (TEYDEB & SAVTAG):
– 1511 Öncelikli Alanlar: KOBİ %75, büyük ölçek %60 hibe oranı.
– 1501 Sanayi Ar-Ge ve 1507 KOBİ Ar-Ge Başlangıç: 2025/2 çağrıları açık.
– 1007 (SAVTAG): Kamu ihtiyaç odaklı savunma-güvenlik çağrıları.

3) Yatay (Genel) Teşvikler: Vergi, SGK, Damga, Gümrük
3.1 5746 sayılı Kanun (Ar-Ge ve Tasarım Faaliyetleri)
– Ar-Ge indirimi (%100),
– Gelir vergisi stopaj teşviki (%80–95),
– SGK işveren hissesi desteği,
– Damga vergisi istisnası,
– Gümrük/KDV istisnaları.

3.2 4691 sayılı Kanun (Teknoloji Geliştirme Bölgeleri – TGB/teknokent)
– Kurumlar vergisi istisnası,
– Gelir vergisi (personele ücret istisnası),
– Damga ve belirli KDV istisnaları (31.12.2028’e kadar).

4) Program Bazlı Hibe/Destekler (Savunma-Havacılık-Uzay Odaklı)
4.1 TÜBİTAK – Sanayi Odaklı
Program Odak Destek Oranı / Üst Limit Başvuru Yolu
1511 Öncelikli Alanlar Savunma, havacılık-uzay KOBİ %75, Büyük %60 hibe e-TEYDEB
1501 Sanayi Ar-Ge Şirket Ar-Ge projeleri Çağrıya göre e-TEYDEB
1507 KOBİ Ar-Ge Başlangıç KOBİ ilk projeleri %75 hibe, en çok 3M TL e-TEYDEB
1007 (SAVTAG) Kamu ihtiyacı odaklı Çağrı bazlı TÜBİTAK Başvuru Sistemi

4.2 KOSGEB – AR-GE/ÜR-GE ve Endüstriyel Uygulama: %75 oran, e-KOBİ üzerinden.
4.3 SSB – Ar-Ge Projeleri ve SAGA çağrıları.
4.4 Yatırım Teşvik Sistemi: Stratejik yatırımlar için %90 vergi indirimi.
4.5 Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı (TOSHP): Uzay aracı, roket ve füze sistemleri listede.
5) Hızlı Karşılaştırma Tabloları
Tablo A – Vergisel/Sosyal Güvenlik Teşviklerinin Özeti
Çerçeve Kimler Yararlanır Süre Ana Unsurlar Not
5746 – Ar-Ge/Tasarım Ar-Ge/Tasarım Merkezleri Süreklilik Ar-Ge indirimi, GV stopaj %80-95, SGK, damga 2025’te ücret üst sınır düzenlemesi
4691 – TGB TGB şirketleri 31.12.2028’e kadar Kurumlar & gelir vergisi istisnası, damga/KDV muafiyetleri Fiilen çalışma şartı aranır
6) Başvuru Yolları – Adım Adım
A) TÜBİTAK: e-TEYDEB, proje planı, iş paketleri.
B) KOSGEB: e-KOBİ üzerinden proje dosyası.
C) 5746 Ar-Ge Merkezi: AGTM portalı, yerinde inceleme.
D) TGB: Bölge başvurusu, personel bildirimi.
E) Yatırım Teşvik / Teknoloji Odaklı Sanayii Hamlesi (TOSHP): E-TUYS üzerinden başvuru.
7) Savunma-Havacılık-Uzay İçin Stratejik İpuçları
– Hibe → Vergisel teşvik → Yatırım zinciri kurun.
– Çağrı takvimlerini yakından takip edin.
– Yerli malı kullanımı ek destek sağlar.
– Çifte destek riskinden kaçının.
8) Neden Uzman Danışmanlık?
– Doğru çağrı–proje eşleştirmesi.
– Bütçe ve kalem uygunluğu.
– Vergi/SGK optimizasyonu.
– Denetim ve raporlama desteği.
9) Sık Sorulan Pratik Sorular
TGB mi, 5746 Ar-Ge Merkezi mi?
Küçük girişimler için TGB, büyük yapılar için 5746 daha uygundur.
Savunma projeleri için en doğru hat:
1511/1501/1507 (erken faz), 1007-SAVTAG (kamu ihtiyacı), SSB SAGA/Panel (kritik bileşen), Yatırım Teşvik/TOSHP (seri üretim).
10) Mini Yol Haritası
1. THS analizi → 1511/1507/1007.
2. TGB’ye yerleşim + 5746 Ar-Ge Merkezi.
3. KOSGEB ÜR-GE ve Endüstriyel Uygulama.
4. Yatırım Teşvik / TOSHP.
5. SSB ile konumlanma.
11) Kaynakça
1. TÜBİTAK – 1511 Öncelikli Alanlar
2. TÜBİTAK – 1507 KOBİ Ar-Ge Başlangıç
3. TÜBİTAK – 1501/1507 2025/2 çağrıları
4. TÜBİTAK – 1007 (SAVTAG)
5. KOSGEB – AR-GE/ÜR-GE Programı
6. KOSGEB – Endüstriyel Uygulama
7. 5746 – Vergisel teşvikler
8. 4691 – TGB teşvikleri
9. Yatırım Teşvik Sistemi
10. SSB – Ar-Ge Paneli/SAGA
11. TOSHP – Öncelikli ürünler
Son Söz:
Savunma-havacılık-uzay ekosisteminde hibe + vergisel + yatırım bileşenlerini birlikte kurgulayan projeler; yerlilik, kritik teknoloji ve ticarileşme eksenlerinde çok daha hızlı ilerler. Çağrı metinleri ve oranlar sık güncellendiği için uzman danışmanla çalışmak başarı şansını artırır.

Oktay İYİSARAÇ

İletişim: koc@hedefkoc.com

Karasal Olmayan Ağlar ile Türkiye’nin Uydu Bağlantıları ve Politikasının Geleceğinin Şekillendirilmesi – Dr. Mustafa Aykut

15 Temmuz 2025 Türkiye’de mobil iletişim hizmet ve altyapılarının yeni dönüm noktalarından birisi oldu. Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile 5G lisanslarının ihalesinin yapılabilmesi için yeni frekansların tanımları ve asgari değerleri belirlendi.

Öte yandan, bundan bir yıl önce, 18 Haziran 2024 tarihinde, 3GPP Release 18 (popüler adıyla 5G-Advanced), mobil iletişimin standartlarını tanımlayan küresel organizasyon 3GPP’nin  Şanghay’da düzenlenen toplantısında resmi olarak tamamlandı. Böylece, 5G-Advanced’in ilk sürümü olan 3GPP Release 18, 5G teknolojisinde çığır açan bir teknolojinin kapıları açıldı. Bu sürümü temel alan mobil iletişim endüstrisi, yeni iş değerlerini keşfetmeye, bilinmeyen alanlara girmeye ve yeni nesile ilerlemeye hazırlanıyor.

Bununla birlikte, uydu teknolojileri uzun yıllardır küresel iletişim altyapısının vazgeçilmez bir parçası olmuştur. Ancak son yıllarda iletişim ekosisteminde yaşanan dönüşüm, uyduların yalnızca tamamlayıcı değil, aynı zamanda dönüştürücü bir rol üstlenmesini sağlamaktadır. İşte tam da bu dönüşümün merkezinde Non-Terrestrial Networks (NTN) yer almaktadır. NTN kavramı, uydu ve yüksek irtifa platformları gibi yeryüzüne bağlı olmayan ağ bileşenlerini, karasal mobil şebekelerle entegre eden bir iletişim yaklaşımını ifade eder. Yalın bir ifadeyle NTN, uzay tabanlı altyapılar ile yer tabanlı (terrestrial) ağların tek bir bütünleşik sistem halinde çalışmasını sağlayarak kapsama, kapasite ve güvenilirlikte yeni bir paradigma yaratmaktadır. NTN’in standartları 3GPP Release 18’in içerisinde yer almakta ve önemli kısımlarından birini  kapsamaktadır.

Bugün dünya çapında mobil iletişim, özellikle de 5G ve gelecekteki 6G vizyonları çerçevesinde, yalnızca fiber, kablosuz veya hücresel bağlantılara dayalı olmaktan çıkmakta; daha esnek, kapsayıcı ve küresel erişim hedeflenmektedir. NTN, bu bağlamda, uzak ve kırsal bölgelerde yaşayan toplulukların, denizcilik ve havacılık gibi mobilite gerektiren sektörlerin ve afet anlarında kritik iletişim ihtiyacının kesintisiz karşılanmasını mümkün kılmaktadır. Uydu teknolojilerinin sağladığı geniş kapsama alanı ile karasal şebekelerin sunduğu düşük gecikme ve yüksek kapasite arasında köprü kurarak, yeni nesil iletişimin en güçlü tamamlayıcı unsuru haline gelmektedir.

Bu gelişmelerin ekonomik boyutu da dikkat çekicidir. Küresel ölçekte NTN ve özellikle alçak yörünge (LEO) uydularına yapılan yatırımlar milyarlarca doları bulmuş, telekomünikasyon ve uydu endüstrileri arasındaki sınırlar giderek silikleşmiştir. SpaceX’in Starlink’i, OneWeb, Amazon’un Kuiper projesi gibi mega uydu takımyıldızları, yalnızca genişbant erişim değil; aynı zamanda veri analitiği, IoT bağlantıları ve geleceğin yapay zekâ tabanlı uygulamaları için kritik altyapılar sunmaktadır. Bu küresel yarışın Türkiye için stratejik bir anlamı vardır. Zira Türkiye, hem kendi milli uydu programlarını (örn. TÜRKSAT 6A) geliştirmekte, hem de bölgesel bir iletişim merkezi olma iddiasını sürdürmektedir.

Türkiye özelinde NTN vizyonunu tartışırken önde gelen paydaşların rollerine değinmek önemlidir. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, ulusal politika ve düzenlemelerin oluşturulmasında temel aktördür. Spektrum yönetimi, lisanslama süreçleri ve uluslararası koordinasyon, bakanlığın sorumluluğunda olup Türkiye’nin ITU WRC-27 gibi küresel düzenleyici platformlarda etkin bir şekilde temsil edilmesini gerektirir. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), spektrum tahsisi, lisanslama ve piyasa düzenlemesi ile NTN’in ticari hayata entegrasyonunda kritik bir konuma sahiptir. Uydu tabanlı hizmetlerin, mobil operatörler ve OTT platformlarıyla uyumlu bir şekilde sunulabilmesi, BTK’nın düzenleyici vizyonuyla doğrudan ilişkilidir.

Diğer yandan Türksat, Türkiye’nin ulusal uydu operatörü olarak yalnızca uydu hizmeti sunmakla kalmaz, aynı zamanda NTN ekosisteminde stratejik bir köprü rolü oynayabilir. Türksat’ın altyapısı, LEO uydu operatörleriyle yapılacak entegrasyonlar, yeni nesil servislerin Türkiye üzerinden bölgesel pazarlara açılmasını mümkün kılabilir. TÜBİTAK ve özellikle TÜBİTAK Uzay, Ar-Ge projeleri ve milli üretim kabiliyetlerinin geliştirilmesi açısından NTN ekosisteminde yerli teknolojilerin geliştirilmesinde lokomotif rol oynayacaktır. Bu çerçevede, yazılım tanımlı ağlar (SDN), yapay zekâ tabanlı trafik yönetimi ve ileri uydu yük teknolojileri Türkiye’nin NTN vizyonunu güçlendirecek unsurlardır.

Milli Savunma Bakanlığı ve savunma sanayii ekosistemi de NTN’in kritik bileşenlerindendir. Güvenli haberleşme, stratejik veri akışı ve milli güvenlik boyutları, NTN politikalarının yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda jeopolitik bir mesele olduğunu göstermektedir. Bugün dünyada uzay tabanlı iletişimin askeri operasyonlarda vazgeçilmez hale geldiği düşünüldüğünde, Türkiye’nin NTN stratejisinin de savunma perspektifini içermesi kaçınılmazdır.

Türkiye Uzay Ajansı (TUA), ülkenin uzay politikalarının belirlenmesi, uygulanması ve uluslararası düzeyde temsil edilmesi açısından merkezi bir role sahiptir. Uydu teknolojileri, fırlatma kabiliyetleri, yer istasyonları ve uzay tabanlı servislerin geliştirilmesi süreçlerinde yönlendirici ve koordine edici bir kurum olarak öne çıkmaktadır. Non-Terrestrial Networks (NTN) ve Mobile Satellite Services (MSS) gibi yeni nesil iletişim teknolojilerinin stratejik vizyonla uyumlu şekilde geliştirilmesi ve hayata geçirilmesi için hem kamu hem de özel sektörle yakın işbirliği içinde çalışması beklenmelidir. Çünkü, TUA, aynı zamanda ulusal çıkarların gözetilmesi, sürdürülebilir uzay kullanımı ve uluslararası düzenlemelere aktif katılım açısından da kritik sorumluluklar taşımaktadır.

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Türkiye’nin sanayi politikalarını, teknolojik gelişim vizyonunu ve yenilikçi ekosistemini şekillendiren ana otorite konumundadır. Uydu teknolojilerinde yerlileştirme, üretim ekosisteminin güçlendirilmesi, AR-GE faaliyetlerinin desteklenmesi ve stratejik yatırımların yönlendirilmesi bu bakanlığın temel görevleri arasındadır. NTN ve MSS tabanlı çözümler de dâhil olmak üzere, uzay tabanlı iletişim servislerinde özel sektörün rekabet gücünü artırmak için teşvik mekanizmaları, teknopark altyapıları ve stratejik sektör destek programları hayati rol oynamaktadır. Bakanlık, ayrıca sanayi, savunma, telekomünikasyon ve dijitalleşme politikalarını bir araya getirerek Türkiye’nin küresel ölçekte daha fazla rekabet edebilir bir uydu ve iletişim ekosistemi geliştirmesini mümkün kılabilir.

Tüm bu kurumsal aktörlerin yanı sıra, Türkiye’deki mobil operatörler ve girişimcilik ekosistemi de NTN’in hayata geçirilmesinde önemli roller üstlenecektir. Turkcell, Türk Telekom ve Vodafone Türkiye gibi operatörler, NTN tabanlı servislerin nihai kullanıcıya ulaştırılmasında en önemli ticari kanalı temsil etmektedir. Bununla birlikte, üniversiteler, araştırma merkezleri, HTK (Haberleşme Teknolojileri Kümelenmesi) ve diğer teknoloji girişimleri, NTN’in yeni kullanım alanlarını keşfedecek ve akademik bilgi birikimini güçlendirecektir.

Politika perspektifinden bakıldığında, NTN’in Türkiye için sunduğu fırsat yalnızca dijital kapsayıcılığı artırmak değildir. Aynı zamanda, Türkiye’yi bölgesel bir uydu hizmetleri merkezi haline getirmek, uydu üretiminde yerlilik oranını artırmak ve milli güvenlik odaklı uzay stratejilerini güçlendirmektir. Bu bağlamda, regülasyonların esnek ve yenilikçi bir yaklaşımla güncellenmesi, kamu-özel sektör işbirliklerinin desteklenmesi ve uluslararası ortaklıklarda aktif bir pozisyon alınması kritik olacaktır.

NTN’in geleceği, yalnızca teknoloji ve yatırım meselesi değil; aynı zamanda stratejik bir vizyon meselesidir. Türkiye, güçlü akademik kurumları, gelişen sanayisi, aktif regülatör yapısı ve milli uydu programlarıyla bu vizyonu şekillendirme potansiyeline sahiptir. Önümüzdeki yıllarda uzay teknolojilerinin ve NTN’in, Türkiye’nin dijital dönüşümünde, ekonomik büyümesinde ve uluslararası alandaki rekabet gücünde belirleyici unsurlardan biri olması hepimizin arzusu, vizyonu ve hedefi olmalıdır.

Dr. Mustafa Aykut

İletişim: koc@hedefkoc.com

TRT KURUMU VE TRT BANDROL HAKKINDA UYGULAMA ESASLARI – Hayrettin Özaydın

TRT bandrolü, Türkiye’de satılan bazı medya ürünleri için zorunlu bir vergidir ve satış noktaları tarafından ödenir.

Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT), 1 Mayıs 1964 tarihinde çıkarılan TRT yasasıyla kurulan ve Türkiye’nin kamu yayıncılığı yapmakla görevli ilk ve tek kuruluşudur.

TRT’nin gelirlerini düzenleyen 3093 sayılı kanun, 4 Aralık 1984‘te kabul edildi. Buna göre “TRT katkı payı son tüketiciden üretici ve ithalatçılar tarafından tahsil edilerek, kuruma ödenecektir” Bu ödeme göstergesi olarak bandrol pulu, TRT bandrol etiketi uygulaması başlatıldı.

 

TRT Bandrolü Nedir?

3093 sayılı Türkiye Radyo-Televizyon Gelirleri Kanunu’na dayalı olarak her ortamda radyo ve TV yayınlarını almaya mahsus, “mümeyyiz vasfı olan yani ek bir eşya gerektirmeden”, TV yayını ya da radyo yayını izletmeye yarayan tüm elektronik aletlerden alınan verginin fiziki göstergesidir.

 

E-Bandrol Nedir?

Aynı vasfa ait ürünler için elektronik ortamda satın alınan ve fiziki olarak bandrol yapıştırma yapılmayan, sadece sistemden kontrol ile teyit alınan bandrol şeklidir. E-Bandrol https://www.trt.net.tr/bandrol/ bu siteden cihazın seri ID numara yazılarak bandrol ücretinin ödenmiş olduğu veya olmadığı kontrol edilebilir.

 

 

3093 sayılı Kanun uyarınca bu kanunda belirtilen cihazlar için bandrol ücreti ödenmesi ve bandrol alınması zorunludur. Bu konuda güncel liste 2022/5610 satı ile ilan edilmiştir.

 

 

Her türlü görsel ve/veya işitsel yayınları alabilen diğer cihazlar

2025 Ağustos son oranlar;

Gtip Ürün TRT oranı
8528. Televizyon % 16
85.27 Radyo % 16
8521 Video % 16
85.19 Birleşik cihazlar %16
8517 Cep telefonu % 12
8471 Bilgisayar % 4
87.01 Taşıtlar üzerindekiler % 0.8
86.01 Diğer taşıtlar üzeri % 0.02
8528.71 Set üstü kutular % 12
8525 Diğer, akıllı kol saati % 14

 

Bandrol Nereden Alınır?

Bandrol yetkilendirilmiş firma görevlisi kurumdan daha önce göndermiş olduğu belgelerden talep dilekçesinin aslı, ödeme dekontu ve yetki belgesi ile ilgili TRT Müdürlüğü’ne giderek bandrolleri teslim alır.

 

TRT Bandrolünü Kimler Alabilir?

İmalatçılar kapasite raporu beyanı ile ithalatçılar gümrük beyannameleri ile TRT bandrollerini kurumdan alabilirler. Bunların dışında kurumdan TRT bandrolü alınamaz.

 

Bandrol Ücreti Ödenmediği Tespit Edilirse Ne Olur?

TRT, kanunun 1. maddesinde belirtilen cihazların bandrolsüz veya etiketsiz satışını yapan imalatçı veya ithalatçıya, kurum tarafından bandrolsüz, etiketsiz satılan veya satışa arz edilen her cihaz için hesaplanan bandrol ücretinin, iki katı tutarında idarî para cezası verilir. Ödenecek bandrol ücretinin iki katı ödenir.

TRT bandrol ücreti ödendiği halde, sadece bandrolün fiziken alınıp eşya üzerine yapıştırılmaması ya da e-bandrol uygulamasında olduğu gibi 10 gün içerisinde gerekli bildirimin yapılmaması karşısında, bandrol ücretinin iki katı tutarında düzenlenen TRT bandrol cezalarını uygulanır. Yani bandrol alımı sonrası da kullanım yeri, adet ve marka modelleri 10 gün içinde kuruma geri bildirim ile bilgi verilmedir.

TRT Bandrolü Ne Zaman Alınmalıdır?

 

3093 sayılı kanunun 3. maddesinde; “ Bu kanunun 1. maddesinde belirtilen cihazları imal edenler satıştan önce; ithal edenler ise serbest dolaşıma girişinde bandrol veya etiket almaya mecburdur.”

 

 

TRT Bandrol Alımında Beyan Edilen Satış Tutarı Nasıl Belirlenir?

 

İthalatta, gümrük giriş beyannamesindeki ÖTV-KDV hariç; imalatta ise satış faturasındaki ÖTV hariç KDV matrahıdır. İmalatı yapılan ürünlerde, imalat maliyeti üzerinden ilk fatura ile beyan ile hesaplanarak alınır.

 

 

 

TRT Bandrol Ücreti Vergisinin Oluşması Kimin Ödemesi Yükümlülüğündedir?

 

Bu kanunun çıkması ve uygulaması; 1. maddesinde belirtilen cihazları imal ve ithal edenler, bir ay içinde sattıkları cihazlardan 4 üncü maddenin (a) bendine göre tahsil ettikleri ücretleri en geç müteakip ayın onuna kadar Türkiye Radyo – Televizyon Kurumuna bir beyanname ile bildirerek ve aynı süre içerisinde ödemekle yükümlüdürler. Yani satışta son tüketiciden bu vergiyi alıp TRT kurumuna ödemek durumunda idi, dönem içinde uygulama esası değişti ve önden imalat tutarı veya ithalat ise ithalat tutarı üzerinden peşin tahsilat yapılmaktadır.

 

 

Ücret Beyan Tutarı Ne Olmalıdır?

 

Serbest piyasa ekonomisinde satışçı firma istediği fiyata ürününü satabilir. Tek veya örnek fiyat uygulaması rekabete uygun olmamakla birlikte diretilemez. Dolayısı ile imalatçı firma imalat bedeli üzerinden istediği fiyata TRT bandrol alımı için beyan yapabilir. Bu uygulamada piyasa özellikle internet satış rakamları örnek tutulamaz. Bu satışlar ikincil yada üçüncül satışlardır, TRT bandrol alımına örnek beyan bedeli olarak gösterilemez.

 

 

Ürün Satış Fiyatlarındaki Farklılıklar

 

Televizyon ya da ses görüntü almaya yarayan farklı cihazların içerdiği teknoloji ve lisanslamalar maliyet bedelini ortaya koyacaktır. Dolayısı ile aynı boyutta, yani dış görünüşü aynı olsa bile teknolojisi çok farklılık oluşturan dolayısı ile ücret farklılığı yaratacak birçok unsur oluşabilir. Burada imalatçı veya ithalatçı firmanın TRT bandrol alımın beyanı esas alınır.

 

 

 

Fiziki TRT Bandrolü Cihazın Neresine Yapıştırılmalıdır?

 

Bandrol cihazın üzerine veya cihaza ait olan ( cihazın seri numarasının yer aldığı) kutu, koli, kumanda, kullanma kılavuzuna yapıştırılabilir. Hiçbir şekilde cihazın faturasının yanında elden teslim edilemez. TRT bandrolü çekmecede bekletilemez.

 

 

Tarihi Geçmiş Bandroller

 

TRT bandrolleri ilgili yıl için, her yıl yeniden basılarak dağıtıma çıkar, bir sonraki yıl için kullanılamaz. İade edilmesi veya kullanılmadıysa imha edilmesi gerekmektedir. Yılı geçmiş bandroller yeniden satışa sunulan cihazlar için kullanılamaz.

 

 

TRT Bandrol Alımın Avantajlar Var Mıdır?

 

Evet, bir ürün geliştirici veya ihracatçı firma iseniz avantajlar mevcuttur. Geliştirilen ürünlerde kar marjınızın % 12 oranı hibe alabilirsiniz. Ve ihracatçı iseniz yurt dışına gönderdiğiniz her iki üründen bir adeti için yurt içinde %50 daha az TRT bandrol vergisi ödersiniz.

 

Tüm ses ve görüntü almaya yarayan ürünlerde uygulanan ve TRT vergisine ek olarak ÖTV, KDV ve diğer vergiler ile sosyal bir gereksinim olan izleme dinleme etkinliği ürün maliyetinin %50‘nin üzerinde vergilendirilmesine, yani son tüketicinin sanki lüks bir ürün alıyor mantığı ile çok fazla vergi vermesini gerektirmektedir.

 

 

Hayrettin Özaydın

Hedef Koç Danışmanlık Bilirkişi

www.hedefkoc.com

koc@hedefkoc.com

 

 

Kurumsal Eğitim ve Ölçme-Değerlendirme: Veriye Dayalı Bir Yatırım – H. Mert Özaydın

Bir şirketin en değerli kaynağı nedir? Çoğumuzun aklına önce sermaye, teknoloji ya da pazar payı gelir. Ama işin özünde, bütün bu unsurları harekete geçiren tek bir şey var: İnsan.
Ve insan kaynağını doğru yönetmek, sadece iyi niyetle ya da “herkes elinden geleni yapıyor” yaklaşımıyla olmuyor.

İşte burada kurumsal eğitimler ve yetenek/beceri ölçme-değerlendirme süreçleri devreye giriyor.

Hepimiz iş hayatında şunu yaşamışızdır: Çok yetenekli bir çalışan, yanlış pozisyonda görev aldığı için verimini gösteremez. Veya şirket içinde iletişim kazaları yaşanır, çünkü ekipler birbirinin dilinden anlamaz. Kurumsal eğitimler bu noktada bir köprü görevi görür. İster liderlik eğitimi olsun, ister ekip içi iletişim, ister teknik beceriler… Doğru eğitimler, hem kişilerin potansiyelini ortaya çıkarır hem de şirketin genel yapısını güçlendirir.

Beceri ve yetenek ölçme-değerlendirme çalışmaları da bunun tamamlayıcısıdır. Bir çalışanı doğru yerde görevlendirmek, yalnızca yöneticinin gözlemleriyle değil, objektif ve bilimsel yöntemlerle mümkün olur. Böylece doğru insan doğru pozisyona yerleşir, çalışan memnuniyeti artar, devinim (turnover) azalır ve performans katlanarak yükselir.

Bazı şirketler bu çalışmaları “ekstra maliyet” olarak görebilir. Oysa ki bu, tam tersine uzun vadede en kârlı yatırım. Çünkü bir çalışanın potansiyelini boşa harcamak, hem zaman hem de para kaybıdır. Eğitim ve ölçme süreçleri ise şirketin nabzını düzenli olarak tutmanızı sağlar, olası sorunları büyümeden fark ettirir.

Sonuçta mesele, sadece bugünün iş hedeflerini tutturmak değil. Yarın da güçlü bir ekip, sağlam bir yapı ve ortak bir vizyonla yola devam edebilmek. Kurumsal eğitimler ve doğru ölçüm yöntemleri, bunu mümkün kılan en etkili araçlardan biridir.

Üst düzey yöneticiler, CEO’lar, CFO’lar ve şirket sahipleri için bire bir gerçekleştirilen kişisel gelişim eğitimleri, kurumun geleceğine doğrudan etki eden stratejik bir yatırımdır. Lider pozisyondaki kişilerin karar alma süreçleri, iletişim tarzları ve vizyoner bakış açıları, şirketin tüm işleyişini şekillendirir. Bu nedenle, yöneticilerin stres yönetiminden stratejik düşünmeye, etkili iletişimden değişim liderliğine kadar geniş bir yelpazede kendilerini sürekli geliştirmeleri kritik önem taşır. Liderlik gelişim programlarına yatırım yapan şirketlerde karar alma süreçlerinin etkinliği %58, çalışan motivasyonu ise %41 oranında artış gösteriyor. Bire bir eğitimler, yöneticinin kendi güçlü yönlerini pekiştirmesini, gelişime açık alanlarını güvenli bir ortamda ele almasını ve kurumun hedefleriyle uyumlu liderlik stratejileri geliştirmesini sağlar.

Modern iş dünyasında rekabet sadece ürün veya hizmet kalitesiyle değil, o kaliteyi üreten insan kaynağının niteliğiyle de belirleniyor. Araştırmalar, çalışan gelişimine yatırım yapan şirketlerin hem verimlilik hem de çalışan bağlılığı açısından önemli avantajlar elde ettiğini gösteriyor. Örneğin, düzenli eğitim programlarına yatırım yapan şirketlerde çalışan bağlılığı %34, verimlilik ise ortalama %27 oranında artıyor.

 

 

Kurumsal Eğitimlerin Katkıları

Kurumsal eğitimler, çalışanların mevcut becerilerini geliştirmenin yanı sıra, gelecekte ihtiyaç duyulacak yetkinliklere de hazırlık sağlar. Bazı yaygın kurumsal eğitim örnekleri:

  • Liderlik ve Yöneticilik Gelişim Programları: Ekip yönetimi, karar alma, stratejik planlama ve liderlik iletişimi gibi alanlarda yetkinlik kazandırır.
  • Ekip İçi İletişim ve İşbirliği Eğitimleri: Departmanlar arası uyumu güçlendirir, yanlış anlaşılmaları azaltır ve iş akışını hızlandırır.
  • Satış ve Müşteri İlişkileri Eğitimleri: Müşteri odaklı yaklaşımı pekiştirir, satış hacmini artırmaya yönelik stratejiler sunar.
  • Teknik ve Dijital Yetkinlik Eğitimleri: Yeni teknolojilerin adaptasyonunu hızlandırır, dijital dönüşüm süreçlerinde verimliliği artırır.

Eğitim ve yetenek yönetimi süreçlerine yatırım yapan şirketler, yapmayanlara kıyasla %36 daha yüksek kârlılık oranına ulaşabiliyor.

Yetenek ve Beceri Ölçme-Değerlendirme Süreçleri

Eğitim kadar önemli bir diğer unsur da doğru ölçme-değerlendirme yöntemleriyle yetenek yönetimini desteklemektir. Bazı örnekler:

  • 360 Derece Performans Değerlendirme: Çalışanın performansını yöneticiler, ekip arkadaşları ve kendi geri bildirimiyle çok yönlü olarak değerlendirir.
  • Yetenek Envanteri ve Beceri Testleri: Çalışanların güçlü ve gelişime açık yönlerini bilimsel testlerle belirler, doğru pozisyona yerleştirmeyi kolaylaştırır.
  • Kişilik ve Davranış Analizi: Ekip uyumunu ve iletişim tarzını anlamak için kullanılır, işe alım ve terfi süreçlerine katkı sağlar.

İşe alım ve terfi süreçlerinde ölçme-değerlendirme yöntemlerini aktif olarak kullanan şirketlerde yanlış işe alım oranı %39 azalıyor. Bu da hem maliyetleri hem de çalışan devir oranını (turnover) ciddi oranda düşürüyor.

Kurumsal eğitim ve ölçme-değerlendirme süreçleri, sadece “insan kaynakları faaliyeti” değil, doğrudan şirketin rekabet gücünü artıran stratejik bir yatırımdır. Doğru eğitimlerle desteklenmiş, objektif verilerle yönlendirilen insan kaynağı, sürdürülebilir büyümenin en önemli garantisidir.

Kurumsal eğitimler, yetenek ölçme-değerlendirme süreçleri ve üst düzey yöneticilere yönelik bire bir gelişim programları hakkında daha fazla bilgi almak veya kendi kurumunuza özel bir çalışma planlamak için bizimle iletişime geçebilirsiniz. Hedef Koç Danışmanlık olarak, deneyimli eğitmenimizin liderliğinde, ihtiyaçlarınıza uygun çözümler sunuyor ve sürecin her adımında size rehberlik ediyoruz. Siz de danışmanlık alarak, yarının güçlü ve sürdürülebilir kurumsal yapısını inşa edebilirsiniz.

H. Mert ÖZAYDIN

Dr. Psikolog / Bilirkişi

İletişim: koc@hedefkoc.com

 

Kurumsal Yaşamda Yapay Zeka: Fırsatlar, Riskler ve Stratejik Dikkat Noktaları – H. Mert Özaydın

Son yıllarda yapay zekâ, kurumsal dünyada yalnızca bir teknoloji trendi olmaktan çıkıp, iş yapış biçimlerini kökten dönüştüren stratejik bir araç hâline geldi. Bugün artık finansal raporlamadan insan kaynaklarına, müşteri hizmetlerinden tedarik zinciri yönetimine kadar pek çok alanda yapay zekâ tabanlı çözümler kullanılıyor. Yapay zekanın en önemli cazibesi, şirketlere hız, maliyet avantajı ve yüksek doğruluk oranı sunması. Ancak bu hızlı yükselişin gölgesinde, çoğu zaman fark edilmeyen ciddi riskler ve dikkat edilmesi gereken teknik–etik sınırlar da bulunuyor.

Kurumsal yaşamda yapay zekâ kullanımı, yalnızca teknolojik altyapı kurmakla sınırlı değil; aynı zamanda bir yönetim anlayışı, bir güvenlik kültürü ve stratejik planlama süreci gerektiriyor. Yapay zekaya yatırım yapan şirketlerin, yalnızca “ne kazandırır” sorusunu değil, aynı zamanda “ne kaybettirebilir” sorusunu da sorması, sürdürülebilir ve güvenli bir dijital dönüşüm için kritik önemde.

Avantajlar

  • Operasyonel Verimlilik: Tekrarlayan iş süreçlerinin otomasyonu, çalışanların rutin görevlerden kurtulmasını sağlayarak onları daha yaratıcı ve stratejik işlere yönlendirir. Örneğin, haftalarca süren veri analizi süreçleri saatler içinde tamamlanabilir. Bu da hem zamandan tasarruf hem de daha az insan hatası anlamına gelir.
  • Veriye Dayalı Karar Alma: Yapay zeka, çok büyük veri setlerini kısa sürede analiz ederek yöneticilere sağlam öngörüler sunar. Pazarlama stratejilerinden risk yönetimine kadar, karar alma süreçleri daha bilinçli ve hızlı ilerler.
  • Müşteri Deneyimi İyileştirmesi: Kişiselleştirilmiş öneriler, otomatik yanıt sistemleri ve akıllı chatbot’lar sayesinde müşteriler, ihtiyaç duydukları hizmete çok daha hızlı erişir. Bu da marka bağlılığını artırır.
  • Maliyet Kontrolü: Süreçlerin otomasyonu ve insan hatalarının azalması, operasyonel maliyetlerin düşmesini sağlar. Uzun vadede, yatırımın geri dönüş süresi (ROI) de hızlanır.

Dezavantajlar ve Riskler

  • Veri Gizliliği ve Güvenlik: Şirket verilerini üçüncü taraf yapay zekâ sistemlerine yüklemek, farkında olunmadan hassas bilgilerin dışarı sızmasına neden olabilir. Bu durum, hem ticari sırların ifşası hem de yasal yaptırımlar açısından ciddi risk taşır.
  • Yanlı Karar Mekanizmaları: Algoritmalar, yanlış veya önyargılı verilerle beslendiğinde hatalı kararlar alabilir. Bu, işe alım süreçlerinden kredi onaylarına kadar kritik alanlarda adaletsizlik yaratabilir.
  • Aşırı Bağımlılık Riski: Karar alma süreçlerinin tamamen yapay zekaya devredilmesi, çalışanların eleştirel düşünme ve kriz yönetme becerilerini zayıflatabilir.
  • Yasal Uyumsuzluk: Yapay zekâ kullanımına dair regülasyonlar ülkeden ülkeye değişir ve sık sık güncellenir. Uyum süreçlerinin atlanması, şirketi ağır para cezalarıyla karşı karşıya bırakabilir.

Az Bilinen Kritik Noktalar

  • Veri Sızıntısı Sessiz Olur: Chatbot veya otomatik raporlama sistemlerine yazılan bilgiler, çoğu zaman sistem sağlayıcısı tarafından kayıt altına alınır. Bu yüzden sözleşme maddeleri, müşteri bilgileri veya finansal veriler gibi hassas içerikler doğrudan bu sistemlere girilmemelidir.
  • Beyaz Liste Stratejisi: Şirket içinde yalnızca güvenilir, test edilmiş ve onaylı yapay zeka araçlarının kullanımına izin verilmelidir. Rastgele seçilen bir araç, siber güvenlik açıklarına davetiye çıkarabilir.
  • Gölge Yapay Zekâ (Shadow AI) Tehlikesi: Çalışanların onay almadan kendi seçtikleri yapay zeka araçlarını kullanmaları, hem veri ihlali hem de uyumsuzluk riski yaratır.
  • Veri Anonimleştirme: Model eğitimi veya raporlama yapılmadan önce veriler anonimleştirilmeli, böylece hem KVKK hem de uluslararası gizlilik standartlarına uyum sağlanmalıdır.

Gizlilik Konusunda Temel Kurallar

  1. Hassas veriler hiçbir şekilde açık (public) yapay zekâ sistemlerine yüklenmemelidir.
  2. Kullanılan araçların veri saklama ve kullanım politikaları mutlaka incelenmelidir. “Verileriniz eğitim amaçlı kullanılabilir” ifadesi bulunan sistemlerde kritik veriler kullanılmamalıdır.
  3. Düzenli olarak siber güvenlik ekibi ile koordinasyon sağlanmalı, veri ihlali şüphesinde hızlı aksiyon alınmalıdır.
  4. Kullanıcı erişim yetkileri minimum gerekli seviyede tutulmalı, gereksiz veri paylaşımı önlenmelidir.

Yapay zekâ, kurumsal yaşamda hız, doğruluk ve ölçeklenebilirlik sunan güçlü bir araçtır. Ancak bu gücü kullanırken güvenlik, etik ve yasal çerçeveler asla göz ardı edilmemelidir. Şirketlerin, teknolojiyi yalnızca verimlilik aracı olarak değil, aynı zamanda stratejik bir sorumluluk alanı olarak görmesi gerekir. Doğru yönlendirilen yapay zeka yatırımları, kurumların geleceğini şekillendirecek; bilinçsiz kullanımlar ise aynı hızda riskleri büyütecektir.

H. Mert ÖZAYDIN

Dr. Psikolog / Bilirkişi

İletişim: koc@hedefkoc.com

 

Hedef Koç Danışmanlık ile Hızlı ve Etkili İş Gücü Planlaması – Büşra Genç Özden

Hedef Koç Danışmanlık olarak biliyoruz ki; şirketlerin sürdürülebilir büyümesinin anahtarı, doğru insan kaynağına doğru zamanda ulaşmaktan geçer. İş dünyasında rekabetin hızla arttığı günümüzde, profesyonel işveren formuna kavuşmak yalnızca bir tercih değil, aynı zamanda stratejik bir zorunluluktur. Profesyonel işveren formu; işe alım süreçlerinin sistematik ve verimli yönetilmesini, çalışan memnuniyetinin güçlendirilmesini, yasal gerekliliklerin eksiksiz yerine getirilmesini ve iş gücü planlamasında hız kazanılmasını sağlar. Hedef Koç Danışmanlık olarak biz, danışan firmalarımıza bu sürecin her adımında rehberlik ederek, yetenek havuzlarını önceden oluşturabilmelerine ve değişen piyasa koşullarına hızla uyum sağlamalarına yardımcı oluyoruz. Hızlı iş gücü planlaması sayesinde, şirketler yalnızca mevcut pozisyonlarını kısa sürede doldurmakla kalmaz; aynı zamanda gelecekteki büyüme hedefleri doğrultusunda doğru yetenekleri önceden belirleyerek operasyonel sürekliliğini garanti altına alır. Biz, Hedef Koç Danışmanlık olarak, bu süreci hem stratejik hem de sonuç odaklı bir bakış açısıyla yönetiyoruz. Sonuç olarak; profesyonel işveren formuna sahip olan kurumlar, insan kaynağını rekabet avantajına dönüştürür. Doğru planlama, güçlü yetenek yönetimi ve hızlı adaptasyon sayesinde büyüme süreci hızlanır. Hedef Koç Danışmanlık, şirketinizin bu yolda emin adımlarla ilerlemesi için en güvenilir iş ortağınızdır.

Büşra Genç Özden

İletişim: koc@hedefkoc.com

 

T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın Yatırım Teşvik Sistemleri

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın Yatırım Teşvik Sistemleri, yatırımcı ve işletmelere KDV istisnası, gümrük vergisi muafiyeti, vergi indirimi, sigorta primi desteği, faiz/kâr payı desteği, yatırım yeri tahsisi ve stratejik yatırımlar için KDV iadesi gibi önemli avantajlar sağlamaktadır.

Teşvik başvurularınızı doğru ve etkin şekilde gerçekleştirmek için Hedef Koç Danışmanlık profesyonel desteği ile yanınızda.

https://www.sanayi.gov.tr/destek-ve-tesvikler/yatirim-tesvik-sistemleri

#YatırımTeşvik #HedefKoçDanışmanlık #Destekler #Yatırım

İletişim için : Yağmur Alpay

koc@hedefkoc.com