30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN!
Geçmişten aldığımız güçle, geleceğe umutla bakıyoruz.
30 Ağustos Zafer Bayramı’mız kutlu olsun!
#30Ağustos #ZaferBayramı
https://youtu.be/lZxRDsmfeyE


Geçmişten aldığımız güçle, geleceğe umutla bakıyoruz.
30 Ağustos Zafer Bayramı’mız kutlu olsun!
#30Ağustos #ZaferBayramı
https://youtu.be/lZxRDsmfeyE

Günümüz dünyasında ekonomiler, küresel ticaret akışları, teknolojik dönüşüm ve
demografik değişimler ile eşi benzeri görülmemiş bir hızda evriliyor. Bu hızlı değişim
süreci, yatırımcılar için hem önemli fırsatlar hem de dikkat edilmesi gereken riskler
barındırıyor. Uluslararası yatırım pazarında başarılı olabilmek; yalnızca mevcut verileri
analiz etmek değil, aynı zamanda geleceğin trendlerini öngörmek, yenilikçi çözümler
geliştirmek ve stratejik planlamalar yapmakla mümkün oluyor.
Jeopolitik dengeler, faiz politikaları, enerji piyasalarındaki dalgalanmalar ve dijital
ekonominin yükselişi, yatırım portföylerini şekillendiren başlıca unsurlar arasında.
Gelişmiş ekonomiler, güvenilir hukuk altyapısı ve istikrar ile öne çıkarken; gelişmekte
olan pazarlar, yüksek getiri potansiyeli ile dikkat çekiyor.
Stratejik Planlama: Yatırımın Yol Haritası
Başarılı yatırımlar, doğru zamanda, doğru lokasyonda ve doğru ürüne yönelmekle başlar.
Stratejik planlama süreci; piyasa analizlerinden finansal modellemeye, risk yönetiminden
uzun vadeli değer artışı projeksiyonlarına kadar geniş bir çerçevede ele alınır.
Günümüzde yatırımcılar, yalnızca mülk değil, aynı zamanda büyüyen ve gelişen bir
ekosisteme yatırım yapmayı hedefliyor.
Dubai: Küresel Yatırımcıların Yükselen Merkezi
Dubai, son yıllarda küresel yatırım haritasında önemli bir merkez haline geldi. Bunun
temel nedenleri arasında:
• Vergi Avantajları: Gelir vergisi olmaması ve yatırım dostu düzenlemeler
• Güçlü Ekonomi ve Altyapı: Lojistik, ulaşım ve teknoloji alanında dünya
standartları
• Yüksek Getiri Potansiyeli: %6-8 yıllık kira getirisi ve istikrarlı değer artışı
• Güvenli ve Şeffaf Pazar: Uluslararası yatırımcıların güvenle işlem yapabildiği
bir sistem
• Stratejik Konum: Avrupa, Asya ve Afrika’nın kesişim noktasında yer alması
Dubai gayrimenkul pazarı, lüks konut projelerinin ötesinde; sürdürülebilir mimari, akıllı
şehir uygulamaları ve çevreci yatırım anlayışı ile geleceğin şehirleri arasında gösteriliyor.
Yatırım Yolculuğunda Profesyonel Destek
Hızla değişen global ekonomide, doğru bilgiye zamanında ulaşmak ve stratejik kararlar
almak, yatırımların başarısını doğrudan etkiliyor. Bu noktada güvenilir piyasa verileri,
detaylı analizler ve profesyonel danışmanlık desteği, yatırımcıların riskleri minimize
ederek fırsatları en iyi şekilde değerlendirmesine yardımcı oluyor.
Doğru zamanda doğru adımları atan yatırımcılar, sadece bugünü değil, geleceği de
kazananlar arasında yer alacaktır.
Fulya Albayrak
Dubai Emlak & Yatırım Danışmanı
İletişim : koc@hedefkoc.com
1) Temel Kavramlar: AR-GE, ÜR-GE, Yenilik, Öncelikli Alan
AR-GE (Araştırma-Geliştirme): Bilimsel/teknik belirsizliği gidererek yeni bilgi üretimi, prototip ve doğrulama faaliyetleri. 5746 sayılı Kanun ve TGB (4691) altında vergisel/mali teşviklerle desteklenir.
ÜR-GE (Ürün Geliştirme): Ticarileşmeye yakın, prototipten sanayi ölçeğine geçiş; KOSGEB ve TÜBİTAK programlarında özel hatlar ile (örn. 1501/1511 çıktılarının ticarileşmesi) ve Yatırım Teşvik Sistemi ile desteklenir.
Öncelikli Alanlar: Savunma, havacılık-uzay, elektronik, ileri malzeme, yapay zekâ vb. TOSHP ve TÜBİTAK-1511 çağrı planlarında ayrıcalıklı kabul edilir.
2) Savunma-Havacılık-Uzay’a Özel Kurumsal Çerçeve
Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB):
– Ar-Ge Panelleri & SAGA (Geniş Alan Çağrıları): Kritik teknolojiler için proje başlatma ve geniş alan çağrıları.
– Sektörel Strateji/Yol Haritaları: 2024-2028 sektörel strateji ve teknoloji yol haritaları savunma projelerinde Ar-Ge karar süreçlerini tanımlar.
TÜBİTAK (TEYDEB & SAVTAG):
– 1511 Öncelikli Alanlar: KOBİ %75, büyük ölçek %60 hibe oranı.
– 1501 Sanayi Ar-Ge ve 1507 KOBİ Ar-Ge Başlangıç: 2025/2 çağrıları açık.
– 1007 (SAVTAG): Kamu ihtiyaç odaklı savunma-güvenlik çağrıları.
3) Yatay (Genel) Teşvikler: Vergi, SGK, Damga, Gümrük
3.1 5746 sayılı Kanun (Ar-Ge ve Tasarım Faaliyetleri)
– Ar-Ge indirimi (%100),
– Gelir vergisi stopaj teşviki (%80–95),
– SGK işveren hissesi desteği,
– Damga vergisi istisnası,
– Gümrük/KDV istisnaları.
3.2 4691 sayılı Kanun (Teknoloji Geliştirme Bölgeleri – TGB/teknokent)
– Kurumlar vergisi istisnası,
– Gelir vergisi (personele ücret istisnası),
– Damga ve belirli KDV istisnaları (31.12.2028’e kadar).
4) Program Bazlı Hibe/Destekler (Savunma-Havacılık-Uzay Odaklı)
4.1 TÜBİTAK – Sanayi Odaklı
Program Odak Destek Oranı / Üst Limit Başvuru Yolu
1511 Öncelikli Alanlar Savunma, havacılık-uzay KOBİ %75, Büyük %60 hibe e-TEYDEB
1501 Sanayi Ar-Ge Şirket Ar-Ge projeleri Çağrıya göre e-TEYDEB
1507 KOBİ Ar-Ge Başlangıç KOBİ ilk projeleri %75 hibe, en çok 3M TL e-TEYDEB
1007 (SAVTAG) Kamu ihtiyacı odaklı Çağrı bazlı TÜBİTAK Başvuru Sistemi
4.2 KOSGEB – AR-GE/ÜR-GE ve Endüstriyel Uygulama: %75 oran, e-KOBİ üzerinden.
4.3 SSB – Ar-Ge Projeleri ve SAGA çağrıları.
4.4 Yatırım Teşvik Sistemi: Stratejik yatırımlar için %90 vergi indirimi.
4.5 Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı (TOSHP): Uzay aracı, roket ve füze sistemleri listede.
5) Hızlı Karşılaştırma Tabloları
Tablo A – Vergisel/Sosyal Güvenlik Teşviklerinin Özeti
Çerçeve Kimler Yararlanır Süre Ana Unsurlar Not
5746 – Ar-Ge/Tasarım Ar-Ge/Tasarım Merkezleri Süreklilik Ar-Ge indirimi, GV stopaj %80-95, SGK, damga 2025’te ücret üst sınır düzenlemesi
4691 – TGB TGB şirketleri 31.12.2028’e kadar Kurumlar & gelir vergisi istisnası, damga/KDV muafiyetleri Fiilen çalışma şartı aranır
6) Başvuru Yolları – Adım Adım
A) TÜBİTAK: e-TEYDEB, proje planı, iş paketleri.
B) KOSGEB: e-KOBİ üzerinden proje dosyası.
C) 5746 Ar-Ge Merkezi: AGTM portalı, yerinde inceleme.
D) TGB: Bölge başvurusu, personel bildirimi.
E) Yatırım Teşvik / Teknoloji Odaklı Sanayii Hamlesi (TOSHP): E-TUYS üzerinden başvuru.
7) Savunma-Havacılık-Uzay İçin Stratejik İpuçları
– Hibe → Vergisel teşvik → Yatırım zinciri kurun.
– Çağrı takvimlerini yakından takip edin.
– Yerli malı kullanımı ek destek sağlar.
– Çifte destek riskinden kaçının.
8) Neden Uzman Danışmanlık?
– Doğru çağrı–proje eşleştirmesi.
– Bütçe ve kalem uygunluğu.
– Vergi/SGK optimizasyonu.
– Denetim ve raporlama desteği.
9) Sık Sorulan Pratik Sorular
TGB mi, 5746 Ar-Ge Merkezi mi?
Küçük girişimler için TGB, büyük yapılar için 5746 daha uygundur.
Savunma projeleri için en doğru hat:
1511/1501/1507 (erken faz), 1007-SAVTAG (kamu ihtiyacı), SSB SAGA/Panel (kritik bileşen), Yatırım Teşvik/TOSHP (seri üretim).
10) Mini Yol Haritası
1. THS analizi → 1511/1507/1007.
2. TGB’ye yerleşim + 5746 Ar-Ge Merkezi.
3. KOSGEB ÜR-GE ve Endüstriyel Uygulama.
4. Yatırım Teşvik / TOSHP.
5. SSB ile konumlanma.
11) Kaynakça
1. TÜBİTAK – 1511 Öncelikli Alanlar
2. TÜBİTAK – 1507 KOBİ Ar-Ge Başlangıç
3. TÜBİTAK – 1501/1507 2025/2 çağrıları
4. TÜBİTAK – 1007 (SAVTAG)
5. KOSGEB – AR-GE/ÜR-GE Programı
6. KOSGEB – Endüstriyel Uygulama
7. 5746 – Vergisel teşvikler
8. 4691 – TGB teşvikleri
9. Yatırım Teşvik Sistemi
10. SSB – Ar-Ge Paneli/SAGA
11. TOSHP – Öncelikli ürünler
Son Söz:
Savunma-havacılık-uzay ekosisteminde hibe + vergisel + yatırım bileşenlerini birlikte kurgulayan projeler; yerlilik, kritik teknoloji ve ticarileşme eksenlerinde çok daha hızlı ilerler. Çağrı metinleri ve oranlar sık güncellendiği için uzman danışmanla çalışmak başarı şansını artırır.
Oktay İYİSARAÇ
İletişim: koc@hedefkoc.com
15 Temmuz 2025 Türkiye’de mobil iletişim hizmet ve altyapılarının yeni dönüm noktalarından birisi oldu. Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile 5G lisanslarının ihalesinin yapılabilmesi için yeni frekansların tanımları ve asgari değerleri belirlendi.
Öte yandan, bundan bir yıl önce, 18 Haziran 2024 tarihinde, 3GPP Release 18 (popüler adıyla 5G-Advanced), mobil iletişimin standartlarını tanımlayan küresel organizasyon 3GPP’nin Şanghay’da düzenlenen toplantısında resmi olarak tamamlandı. Böylece, 5G-Advanced’in ilk sürümü olan 3GPP Release 18, 5G teknolojisinde çığır açan bir teknolojinin kapıları açıldı. Bu sürümü temel alan mobil iletişim endüstrisi, yeni iş değerlerini keşfetmeye, bilinmeyen alanlara girmeye ve yeni nesile ilerlemeye hazırlanıyor.
Bununla birlikte, uydu teknolojileri uzun yıllardır küresel iletişim altyapısının vazgeçilmez bir parçası olmuştur. Ancak son yıllarda iletişim ekosisteminde yaşanan dönüşüm, uyduların yalnızca tamamlayıcı değil, aynı zamanda dönüştürücü bir rol üstlenmesini sağlamaktadır. İşte tam da bu dönüşümün merkezinde Non-Terrestrial Networks (NTN) yer almaktadır. NTN kavramı, uydu ve yüksek irtifa platformları gibi yeryüzüne bağlı olmayan ağ bileşenlerini, karasal mobil şebekelerle entegre eden bir iletişim yaklaşımını ifade eder. Yalın bir ifadeyle NTN, uzay tabanlı altyapılar ile yer tabanlı (terrestrial) ağların tek bir bütünleşik sistem halinde çalışmasını sağlayarak kapsama, kapasite ve güvenilirlikte yeni bir paradigma yaratmaktadır. NTN’in standartları 3GPP Release 18’in içerisinde yer almakta ve önemli kısımlarından birini kapsamaktadır.
Bugün dünya çapında mobil iletişim, özellikle de 5G ve gelecekteki 6G vizyonları çerçevesinde, yalnızca fiber, kablosuz veya hücresel bağlantılara dayalı olmaktan çıkmakta; daha esnek, kapsayıcı ve küresel erişim hedeflenmektedir. NTN, bu bağlamda, uzak ve kırsal bölgelerde yaşayan toplulukların, denizcilik ve havacılık gibi mobilite gerektiren sektörlerin ve afet anlarında kritik iletişim ihtiyacının kesintisiz karşılanmasını mümkün kılmaktadır. Uydu teknolojilerinin sağladığı geniş kapsama alanı ile karasal şebekelerin sunduğu düşük gecikme ve yüksek kapasite arasında köprü kurarak, yeni nesil iletişimin en güçlü tamamlayıcı unsuru haline gelmektedir.
Bu gelişmelerin ekonomik boyutu da dikkat çekicidir. Küresel ölçekte NTN ve özellikle alçak yörünge (LEO) uydularına yapılan yatırımlar milyarlarca doları bulmuş, telekomünikasyon ve uydu endüstrileri arasındaki sınırlar giderek silikleşmiştir. SpaceX’in Starlink’i, OneWeb, Amazon’un Kuiper projesi gibi mega uydu takımyıldızları, yalnızca genişbant erişim değil; aynı zamanda veri analitiği, IoT bağlantıları ve geleceğin yapay zekâ tabanlı uygulamaları için kritik altyapılar sunmaktadır. Bu küresel yarışın Türkiye için stratejik bir anlamı vardır. Zira Türkiye, hem kendi milli uydu programlarını (örn. TÜRKSAT 6A) geliştirmekte, hem de bölgesel bir iletişim merkezi olma iddiasını sürdürmektedir.
Türkiye özelinde NTN vizyonunu tartışırken önde gelen paydaşların rollerine değinmek önemlidir. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, ulusal politika ve düzenlemelerin oluşturulmasında temel aktördür. Spektrum yönetimi, lisanslama süreçleri ve uluslararası koordinasyon, bakanlığın sorumluluğunda olup Türkiye’nin ITU WRC-27 gibi küresel düzenleyici platformlarda etkin bir şekilde temsil edilmesini gerektirir. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), spektrum tahsisi, lisanslama ve piyasa düzenlemesi ile NTN’in ticari hayata entegrasyonunda kritik bir konuma sahiptir. Uydu tabanlı hizmetlerin, mobil operatörler ve OTT platformlarıyla uyumlu bir şekilde sunulabilmesi, BTK’nın düzenleyici vizyonuyla doğrudan ilişkilidir.
Diğer yandan Türksat, Türkiye’nin ulusal uydu operatörü olarak yalnızca uydu hizmeti sunmakla kalmaz, aynı zamanda NTN ekosisteminde stratejik bir köprü rolü oynayabilir. Türksat’ın altyapısı, LEO uydu operatörleriyle yapılacak entegrasyonlar, yeni nesil servislerin Türkiye üzerinden bölgesel pazarlara açılmasını mümkün kılabilir. TÜBİTAK ve özellikle TÜBİTAK Uzay, Ar-Ge projeleri ve milli üretim kabiliyetlerinin geliştirilmesi açısından NTN ekosisteminde yerli teknolojilerin geliştirilmesinde lokomotif rol oynayacaktır. Bu çerçevede, yazılım tanımlı ağlar (SDN), yapay zekâ tabanlı trafik yönetimi ve ileri uydu yük teknolojileri Türkiye’nin NTN vizyonunu güçlendirecek unsurlardır.
Milli Savunma Bakanlığı ve savunma sanayii ekosistemi de NTN’in kritik bileşenlerindendir. Güvenli haberleşme, stratejik veri akışı ve milli güvenlik boyutları, NTN politikalarının yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda jeopolitik bir mesele olduğunu göstermektedir. Bugün dünyada uzay tabanlı iletişimin askeri operasyonlarda vazgeçilmez hale geldiği düşünüldüğünde, Türkiye’nin NTN stratejisinin de savunma perspektifini içermesi kaçınılmazdır.
Türkiye Uzay Ajansı (TUA), ülkenin uzay politikalarının belirlenmesi, uygulanması ve uluslararası düzeyde temsil edilmesi açısından merkezi bir role sahiptir. Uydu teknolojileri, fırlatma kabiliyetleri, yer istasyonları ve uzay tabanlı servislerin geliştirilmesi süreçlerinde yönlendirici ve koordine edici bir kurum olarak öne çıkmaktadır. Non-Terrestrial Networks (NTN) ve Mobile Satellite Services (MSS) gibi yeni nesil iletişim teknolojilerinin stratejik vizyonla uyumlu şekilde geliştirilmesi ve hayata geçirilmesi için hem kamu hem de özel sektörle yakın işbirliği içinde çalışması beklenmelidir. Çünkü, TUA, aynı zamanda ulusal çıkarların gözetilmesi, sürdürülebilir uzay kullanımı ve uluslararası düzenlemelere aktif katılım açısından da kritik sorumluluklar taşımaktadır.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Türkiye’nin sanayi politikalarını, teknolojik gelişim vizyonunu ve yenilikçi ekosistemini şekillendiren ana otorite konumundadır. Uydu teknolojilerinde yerlileştirme, üretim ekosisteminin güçlendirilmesi, AR-GE faaliyetlerinin desteklenmesi ve stratejik yatırımların yönlendirilmesi bu bakanlığın temel görevleri arasındadır. NTN ve MSS tabanlı çözümler de dâhil olmak üzere, uzay tabanlı iletişim servislerinde özel sektörün rekabet gücünü artırmak için teşvik mekanizmaları, teknopark altyapıları ve stratejik sektör destek programları hayati rol oynamaktadır. Bakanlık, ayrıca sanayi, savunma, telekomünikasyon ve dijitalleşme politikalarını bir araya getirerek Türkiye’nin küresel ölçekte daha fazla rekabet edebilir bir uydu ve iletişim ekosistemi geliştirmesini mümkün kılabilir.
Tüm bu kurumsal aktörlerin yanı sıra, Türkiye’deki mobil operatörler ve girişimcilik ekosistemi de NTN’in hayata geçirilmesinde önemli roller üstlenecektir. Turkcell, Türk Telekom ve Vodafone Türkiye gibi operatörler, NTN tabanlı servislerin nihai kullanıcıya ulaştırılmasında en önemli ticari kanalı temsil etmektedir. Bununla birlikte, üniversiteler, araştırma merkezleri, HTK (Haberleşme Teknolojileri Kümelenmesi) ve diğer teknoloji girişimleri, NTN’in yeni kullanım alanlarını keşfedecek ve akademik bilgi birikimini güçlendirecektir.
Politika perspektifinden bakıldığında, NTN’in Türkiye için sunduğu fırsat yalnızca dijital kapsayıcılığı artırmak değildir. Aynı zamanda, Türkiye’yi bölgesel bir uydu hizmetleri merkezi haline getirmek, uydu üretiminde yerlilik oranını artırmak ve milli güvenlik odaklı uzay stratejilerini güçlendirmektir. Bu bağlamda, regülasyonların esnek ve yenilikçi bir yaklaşımla güncellenmesi, kamu-özel sektör işbirliklerinin desteklenmesi ve uluslararası ortaklıklarda aktif bir pozisyon alınması kritik olacaktır.
NTN’in geleceği, yalnızca teknoloji ve yatırım meselesi değil; aynı zamanda stratejik bir vizyon meselesidir. Türkiye, güçlü akademik kurumları, gelişen sanayisi, aktif regülatör yapısı ve milli uydu programlarıyla bu vizyonu şekillendirme potansiyeline sahiptir. Önümüzdeki yıllarda uzay teknolojilerinin ve NTN’in, Türkiye’nin dijital dönüşümünde, ekonomik büyümesinde ve uluslararası alandaki rekabet gücünde belirleyici unsurlardan biri olması hepimizin arzusu, vizyonu ve hedefi olmalıdır.
Dr. Mustafa Aykut
İletişim: koc@hedefkoc.com
TRT bandrolü, Türkiye’de satılan bazı medya ürünleri için zorunlu bir vergidir ve satış noktaları tarafından ödenir.
Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT), 1 Mayıs 1964 tarihinde çıkarılan TRT yasasıyla kurulan ve Türkiye’nin kamu yayıncılığı yapmakla görevli ilk ve tek kuruluşudur.
TRT’nin gelirlerini düzenleyen 3093 sayılı kanun, 4 Aralık 1984‘te kabul edildi. Buna göre “TRT katkı payı son tüketiciden üretici ve ithalatçılar tarafından tahsil edilerek, kuruma ödenecektir” Bu ödeme göstergesi olarak bandrol pulu, TRT bandrol etiketi uygulaması başlatıldı.
TRT Bandrolü Nedir?
3093 sayılı Türkiye Radyo-Televizyon Gelirleri Kanunu’na dayalı olarak her ortamda radyo ve TV yayınlarını almaya mahsus, “mümeyyiz vasfı olan yani ek bir eşya gerektirmeden”, TV yayını ya da radyo yayını izletmeye yarayan tüm elektronik aletlerden alınan verginin fiziki göstergesidir.
E-Bandrol Nedir?
Aynı vasfa ait ürünler için elektronik ortamda satın alınan ve fiziki olarak bandrol yapıştırma yapılmayan, sadece sistemden kontrol ile teyit alınan bandrol şeklidir. E-Bandrol https://www.trt.net.tr/bandrol/ bu siteden cihazın seri ID numara yazılarak bandrol ücretinin ödenmiş olduğu veya olmadığı kontrol edilebilir.
3093 sayılı Kanun uyarınca bu kanunda belirtilen cihazlar için bandrol ücreti ödenmesi ve bandrol alınması zorunludur. Bu konuda güncel liste 2022/5610 satı ile ilan edilmiştir.
Her türlü görsel ve/veya işitsel yayınları alabilen diğer cihazlar
2025 Ağustos son oranlar;
| Gtip | Ürün | TRT oranı |
| 8528. | Televizyon | % 16 |
| 85.27 | Radyo | % 16 |
| 8521 | Video | % 16 |
| 85.19 | Birleşik cihazlar | %16 |
| 8517 | Cep telefonu | % 12 |
| 8471 | Bilgisayar | % 4 |
| 87.01 | Taşıtlar üzerindekiler | % 0.8 |
| 86.01 | Diğer taşıtlar üzeri | % 0.02 |
| 8528.71 | Set üstü kutular | % 12 |
| 8525 | Diğer, akıllı kol saati | % 14 |
Bandrol Nereden Alınır?
Bandrol yetkilendirilmiş firma görevlisi kurumdan daha önce göndermiş olduğu belgelerden talep dilekçesinin aslı, ödeme dekontu ve yetki belgesi ile ilgili TRT Müdürlüğü’ne giderek bandrolleri teslim alır.
TRT Bandrolünü Kimler Alabilir?
İmalatçılar kapasite raporu beyanı ile ithalatçılar gümrük beyannameleri ile TRT bandrollerini kurumdan alabilirler. Bunların dışında kurumdan TRT bandrolü alınamaz.
Bandrol Ücreti Ödenmediği Tespit Edilirse Ne Olur?
TRT, kanunun 1. maddesinde belirtilen cihazların bandrolsüz veya etiketsiz satışını yapan imalatçı veya ithalatçıya, kurum tarafından bandrolsüz, etiketsiz satılan veya satışa arz edilen her cihaz için hesaplanan bandrol ücretinin, iki katı tutarında idarî para cezası verilir. Ödenecek bandrol ücretinin iki katı ödenir.
TRT bandrol ücreti ödendiği halde, sadece bandrolün fiziken alınıp eşya üzerine yapıştırılmaması ya da e-bandrol uygulamasında olduğu gibi 10 gün içerisinde gerekli bildirimin yapılmaması karşısında, bandrol ücretinin iki katı tutarında düzenlenen TRT bandrol cezalarını uygulanır. Yani bandrol alımı sonrası da kullanım yeri, adet ve marka modelleri 10 gün içinde kuruma geri bildirim ile bilgi verilmedir.
TRT Bandrolü Ne Zaman Alınmalıdır?
3093 sayılı kanunun 3. maddesinde; “ Bu kanunun 1. maddesinde belirtilen cihazları imal edenler satıştan önce; ithal edenler ise serbest dolaşıma girişinde bandrol veya etiket almaya mecburdur.”
TRT Bandrol Alımında Beyan Edilen Satış Tutarı Nasıl Belirlenir?
İthalatta, gümrük giriş beyannamesindeki ÖTV-KDV hariç; imalatta ise satış faturasındaki ÖTV hariç KDV matrahıdır. İmalatı yapılan ürünlerde, imalat maliyeti üzerinden ilk fatura ile beyan ile hesaplanarak alınır.
TRT Bandrol Ücreti Vergisinin Oluşması Kimin Ödemesi Yükümlülüğündedir?
Bu kanunun çıkması ve uygulaması; 1. maddesinde belirtilen cihazları imal ve ithal edenler, bir ay içinde sattıkları cihazlardan 4 üncü maddenin (a) bendine göre tahsil ettikleri ücretleri en geç müteakip ayın onuna kadar Türkiye Radyo – Televizyon Kurumuna bir beyanname ile bildirerek ve aynı süre içerisinde ödemekle yükümlüdürler. Yani satışta son tüketiciden bu vergiyi alıp TRT kurumuna ödemek durumunda idi, dönem içinde uygulama esası değişti ve önden imalat tutarı veya ithalat ise ithalat tutarı üzerinden peşin tahsilat yapılmaktadır.
Ücret Beyan Tutarı Ne Olmalıdır?
Serbest piyasa ekonomisinde satışçı firma istediği fiyata ürününü satabilir. Tek veya örnek fiyat uygulaması rekabete uygun olmamakla birlikte diretilemez. Dolayısı ile imalatçı firma imalat bedeli üzerinden istediği fiyata TRT bandrol alımı için beyan yapabilir. Bu uygulamada piyasa özellikle internet satış rakamları örnek tutulamaz. Bu satışlar ikincil yada üçüncül satışlardır, TRT bandrol alımına örnek beyan bedeli olarak gösterilemez.
Ürün Satış Fiyatlarındaki Farklılıklar
Televizyon ya da ses görüntü almaya yarayan farklı cihazların içerdiği teknoloji ve lisanslamalar maliyet bedelini ortaya koyacaktır. Dolayısı ile aynı boyutta, yani dış görünüşü aynı olsa bile teknolojisi çok farklılık oluşturan dolayısı ile ücret farklılığı yaratacak birçok unsur oluşabilir. Burada imalatçı veya ithalatçı firmanın TRT bandrol alımın beyanı esas alınır.
Fiziki TRT Bandrolü Cihazın Neresine Yapıştırılmalıdır?
Bandrol cihazın üzerine veya cihaza ait olan ( cihazın seri numarasının yer aldığı) kutu, koli, kumanda, kullanma kılavuzuna yapıştırılabilir. Hiçbir şekilde cihazın faturasının yanında elden teslim edilemez. TRT bandrolü çekmecede bekletilemez.
Tarihi Geçmiş Bandroller
TRT bandrolleri ilgili yıl için, her yıl yeniden basılarak dağıtıma çıkar, bir sonraki yıl için kullanılamaz. İade edilmesi veya kullanılmadıysa imha edilmesi gerekmektedir. Yılı geçmiş bandroller yeniden satışa sunulan cihazlar için kullanılamaz.
TRT Bandrol Alımın Avantajlar Var Mıdır?
Evet, bir ürün geliştirici veya ihracatçı firma iseniz avantajlar mevcuttur. Geliştirilen ürünlerde kar marjınızın % 12 oranı hibe alabilirsiniz. Ve ihracatçı iseniz yurt dışına gönderdiğiniz her iki üründen bir adeti için yurt içinde %50 daha az TRT bandrol vergisi ödersiniz.
Tüm ses ve görüntü almaya yarayan ürünlerde uygulanan ve TRT vergisine ek olarak ÖTV, KDV ve diğer vergiler ile sosyal bir gereksinim olan izleme dinleme etkinliği ürün maliyetinin %50‘nin üzerinde vergilendirilmesine, yani son tüketicinin sanki lüks bir ürün alıyor mantığı ile çok fazla vergi vermesini gerektirmektedir.
Hayrettin Özaydın
Hedef Koç Danışmanlık Bilirkişi
www.hedefkoc.com
koc@hedefkoc.com
Bir şirketin en değerli kaynağı nedir? Çoğumuzun aklına önce sermaye, teknoloji ya da pazar payı gelir. Ama işin özünde, bütün bu unsurları harekete geçiren tek bir şey var: İnsan.
Ve insan kaynağını doğru yönetmek, sadece iyi niyetle ya da “herkes elinden geleni yapıyor” yaklaşımıyla olmuyor.
İşte burada kurumsal eğitimler ve yetenek/beceri ölçme-değerlendirme süreçleri devreye giriyor.
Hepimiz iş hayatında şunu yaşamışızdır: Çok yetenekli bir çalışan, yanlış pozisyonda görev aldığı için verimini gösteremez. Veya şirket içinde iletişim kazaları yaşanır, çünkü ekipler birbirinin dilinden anlamaz. Kurumsal eğitimler bu noktada bir köprü görevi görür. İster liderlik eğitimi olsun, ister ekip içi iletişim, ister teknik beceriler… Doğru eğitimler, hem kişilerin potansiyelini ortaya çıkarır hem de şirketin genel yapısını güçlendirir.
Beceri ve yetenek ölçme-değerlendirme çalışmaları da bunun tamamlayıcısıdır. Bir çalışanı doğru yerde görevlendirmek, yalnızca yöneticinin gözlemleriyle değil, objektif ve bilimsel yöntemlerle mümkün olur. Böylece doğru insan doğru pozisyona yerleşir, çalışan memnuniyeti artar, devinim (turnover) azalır ve performans katlanarak yükselir.
Bazı şirketler bu çalışmaları “ekstra maliyet” olarak görebilir. Oysa ki bu, tam tersine uzun vadede en kârlı yatırım. Çünkü bir çalışanın potansiyelini boşa harcamak, hem zaman hem de para kaybıdır. Eğitim ve ölçme süreçleri ise şirketin nabzını düzenli olarak tutmanızı sağlar, olası sorunları büyümeden fark ettirir.
Sonuçta mesele, sadece bugünün iş hedeflerini tutturmak değil. Yarın da güçlü bir ekip, sağlam bir yapı ve ortak bir vizyonla yola devam edebilmek. Kurumsal eğitimler ve doğru ölçüm yöntemleri, bunu mümkün kılan en etkili araçlardan biridir.
Üst düzey yöneticiler, CEO’lar, CFO’lar ve şirket sahipleri için bire bir gerçekleştirilen kişisel gelişim eğitimleri, kurumun geleceğine doğrudan etki eden stratejik bir yatırımdır. Lider pozisyondaki kişilerin karar alma süreçleri, iletişim tarzları ve vizyoner bakış açıları, şirketin tüm işleyişini şekillendirir. Bu nedenle, yöneticilerin stres yönetiminden stratejik düşünmeye, etkili iletişimden değişim liderliğine kadar geniş bir yelpazede kendilerini sürekli geliştirmeleri kritik önem taşır. Liderlik gelişim programlarına yatırım yapan şirketlerde karar alma süreçlerinin etkinliği %58, çalışan motivasyonu ise %41 oranında artış gösteriyor. Bire bir eğitimler, yöneticinin kendi güçlü yönlerini pekiştirmesini, gelişime açık alanlarını güvenli bir ortamda ele almasını ve kurumun hedefleriyle uyumlu liderlik stratejileri geliştirmesini sağlar.
Modern iş dünyasında rekabet sadece ürün veya hizmet kalitesiyle değil, o kaliteyi üreten insan kaynağının niteliğiyle de belirleniyor. Araştırmalar, çalışan gelişimine yatırım yapan şirketlerin hem verimlilik hem de çalışan bağlılığı açısından önemli avantajlar elde ettiğini gösteriyor. Örneğin, düzenli eğitim programlarına yatırım yapan şirketlerde çalışan bağlılığı %34, verimlilik ise ortalama %27 oranında artıyor.
Kurumsal Eğitimlerin Katkıları
Kurumsal eğitimler, çalışanların mevcut becerilerini geliştirmenin yanı sıra, gelecekte ihtiyaç duyulacak yetkinliklere de hazırlık sağlar. Bazı yaygın kurumsal eğitim örnekleri:
Eğitim ve yetenek yönetimi süreçlerine yatırım yapan şirketler, yapmayanlara kıyasla %36 daha yüksek kârlılık oranına ulaşabiliyor.
Yetenek ve Beceri Ölçme-Değerlendirme Süreçleri
Eğitim kadar önemli bir diğer unsur da doğru ölçme-değerlendirme yöntemleriyle yetenek yönetimini desteklemektir. Bazı örnekler:
İşe alım ve terfi süreçlerinde ölçme-değerlendirme yöntemlerini aktif olarak kullanan şirketlerde yanlış işe alım oranı %39 azalıyor. Bu da hem maliyetleri hem de çalışan devir oranını (turnover) ciddi oranda düşürüyor.
Kurumsal eğitim ve ölçme-değerlendirme süreçleri, sadece “insan kaynakları faaliyeti” değil, doğrudan şirketin rekabet gücünü artıran stratejik bir yatırımdır. Doğru eğitimlerle desteklenmiş, objektif verilerle yönlendirilen insan kaynağı, sürdürülebilir büyümenin en önemli garantisidir.
Kurumsal eğitimler, yetenek ölçme-değerlendirme süreçleri ve üst düzey yöneticilere yönelik bire bir gelişim programları hakkında daha fazla bilgi almak veya kendi kurumunuza özel bir çalışma planlamak için bizimle iletişime geçebilirsiniz. Hedef Koç Danışmanlık olarak, deneyimli eğitmenimizin liderliğinde, ihtiyaçlarınıza uygun çözümler sunuyor ve sürecin her adımında size rehberlik ediyoruz. Siz de danışmanlık alarak, yarının güçlü ve sürdürülebilir kurumsal yapısını inşa edebilirsiniz.
H. Mert ÖZAYDIN
Dr. Psikolog / Bilirkişi
İletişim: koc@hedefkoc.com
Son yıllarda yapay zekâ, kurumsal dünyada yalnızca bir teknoloji trendi olmaktan çıkıp, iş yapış biçimlerini kökten dönüştüren stratejik bir araç hâline geldi. Bugün artık finansal raporlamadan insan kaynaklarına, müşteri hizmetlerinden tedarik zinciri yönetimine kadar pek çok alanda yapay zekâ tabanlı çözümler kullanılıyor. Yapay zekanın en önemli cazibesi, şirketlere hız, maliyet avantajı ve yüksek doğruluk oranı sunması. Ancak bu hızlı yükselişin gölgesinde, çoğu zaman fark edilmeyen ciddi riskler ve dikkat edilmesi gereken teknik–etik sınırlar da bulunuyor.
Kurumsal yaşamda yapay zekâ kullanımı, yalnızca teknolojik altyapı kurmakla sınırlı değil; aynı zamanda bir yönetim anlayışı, bir güvenlik kültürü ve stratejik planlama süreci gerektiriyor. Yapay zekaya yatırım yapan şirketlerin, yalnızca “ne kazandırır” sorusunu değil, aynı zamanda “ne kaybettirebilir” sorusunu da sorması, sürdürülebilir ve güvenli bir dijital dönüşüm için kritik önemde.
Avantajlar
Dezavantajlar ve Riskler
Az Bilinen Kritik Noktalar
Gizlilik Konusunda Temel Kurallar
Yapay zekâ, kurumsal yaşamda hız, doğruluk ve ölçeklenebilirlik sunan güçlü bir araçtır. Ancak bu gücü kullanırken güvenlik, etik ve yasal çerçeveler asla göz ardı edilmemelidir. Şirketlerin, teknolojiyi yalnızca verimlilik aracı olarak değil, aynı zamanda stratejik bir sorumluluk alanı olarak görmesi gerekir. Doğru yönlendirilen yapay zeka yatırımları, kurumların geleceğini şekillendirecek; bilinçsiz kullanımlar ise aynı hızda riskleri büyütecektir.
H. Mert ÖZAYDIN
Dr. Psikolog / Bilirkişi
İletişim: koc@hedefkoc.com
Hedef Koç Danışmanlık olarak biliyoruz ki; şirketlerin sürdürülebilir büyümesinin anahtarı, doğru insan kaynağına doğru zamanda ulaşmaktan geçer. İş dünyasında rekabetin hızla arttığı günümüzde, profesyonel işveren formuna kavuşmak yalnızca bir tercih değil, aynı zamanda stratejik bir zorunluluktur. Profesyonel işveren formu; işe alım süreçlerinin sistematik ve verimli yönetilmesini, çalışan memnuniyetinin güçlendirilmesini, yasal gerekliliklerin eksiksiz yerine getirilmesini ve iş gücü planlamasında hız kazanılmasını sağlar. Hedef Koç Danışmanlık olarak biz, danışan firmalarımıza bu sürecin her adımında rehberlik ederek, yetenek havuzlarını önceden oluşturabilmelerine ve değişen piyasa koşullarına hızla uyum sağlamalarına yardımcı oluyoruz. Hızlı iş gücü planlaması sayesinde, şirketler yalnızca mevcut pozisyonlarını kısa sürede doldurmakla kalmaz; aynı zamanda gelecekteki büyüme hedefleri doğrultusunda doğru yetenekleri önceden belirleyerek operasyonel sürekliliğini garanti altına alır. Biz, Hedef Koç Danışmanlık olarak, bu süreci hem stratejik hem de sonuç odaklı bir bakış açısıyla yönetiyoruz. Sonuç olarak; profesyonel işveren formuna sahip olan kurumlar, insan kaynağını rekabet avantajına dönüştürür. Doğru planlama, güçlü yetenek yönetimi ve hızlı adaptasyon sayesinde büyüme süreci hızlanır. Hedef Koç Danışmanlık, şirketinizin bu yolda emin adımlarla ilerlemesi için en güvenilir iş ortağınızdır.
Büşra Genç Özden
İletişim: koc@hedefkoc.com

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın Yatırım Teşvik Sistemleri, yatırımcı ve işletmelere KDV istisnası, gümrük vergisi muafiyeti, vergi indirimi, sigorta primi desteği, faiz/kâr payı desteği, yatırım yeri tahsisi ve stratejik yatırımlar için KDV iadesi gibi önemli avantajlar sağlamaktadır.
Teşvik başvurularınızı doğru ve etkin şekilde gerçekleştirmek için Hedef Koç Danışmanlık profesyonel desteği ile yanınızda.
https://www.sanayi.gov.tr/destek-ve-tesvikler/yatirim-tesvik-sistemleri
#YatırımTeşvik #HedefKoçDanışmanlık #Destekler #Yatırım
İletişim için : Yağmur Alpay
VSAT ve SATCOM Çözümleri: Günümüz, 2030 Ufku ve Geleceği Şekillendiren Güçler
Nima Baheri – Gelecekbilimi (Fütüroloji) Post-Doktora, Athena Telecom CEO’su
1. Giriş — Değişen Bir Dünyada SATCOM
Uydu Haberleşme (SATCOM) ve Çok Küçük Çaplı Yer İstasyonu (VSAT) çözümleri, uzun
yıllardır denizcilik, havacılık, uzak kara operasyonları ve savunma sektörlerinde bağlantının
bel kemiğini oluşturmuştur. Pandemi sonrası on yılda, SATCOM sektörü yeni yörünge
altyapıları, gelişen pazar talepleri ve dönüştürücü teknolojilerin kesişmesi ile, rolünü
yalnızca basit bağlantının çok ötesinde yeniden tanımlamaktadır.
LEO mega-uydu takımyıldızlarının gecikmeyi azaltmasından, çevresel zorunlulukların daha
çevreci operasyonları teşvik etmesine kadar, sektörün 2030’a doğru seyri, benzeri
görülmemiş fırsatlar ve aynı ölçüde karmaşık zorluklar vaat ediyor.
2. Mevcut Pazar Görünümü (2025)
Günümüzde SATCOM çözümleri şu şekilde öne çıkmaktadır:
• LEO Rekabetinin Artışıyla GEO Hakimiyeti – GEO ağları (ör. Eutelsat, Inmarsat,
Arabsat) hâlen küresel SATCOM trafiğinin büyük kısmını yönetmekte, ancak OneWeb,
Starlink ve Amazon Kuiper gibi LEO oyuncuları hızla büyümektedir.
• Hibrit Yapılandırmalar – Kritik görev uygulamalarında dayanıklılık ve esneklik için
GEO’nun kararlılığını LEO’nun hızıyla birleştirme.
• Sektörel Benimseme – Denizcilik, havacılık, petrol & gaz, savunma, madencilik ve
insani yardım sektörleri talebin temelini oluşturmaya devam etmektedir.
• IoT ve Veri Odaklı Operasyonlar – Gemilerde kestirimci bakım uygulamalarından
enerji sahalarında uzaktan varlık izlemeye kadar VSAT, veri zekâsının etkinleştiricisi
hâline gelmiştir.
2025 yılı pazar değeri 20–22 milyar USD seviyesinde olup, LEO konuşlandırmaları ve hibrit
çözümlerde çift haneli büyüme oranları görülmektedir.3. 2030’a Kadar Büyüme Unsurları
a) LEO Hızlanması
2030’a gelindiğinde, LEO uydu takımyıldızları küresel kapsama alanına yakın bir ağ, ultra
düşük gecikme (<50 ms) ve yüksek veri aktarım kapasitesi sunarak, otonom deniz
taşımacılığı, tele-tıp ve insansız hava sistemlerinde gerçek zamanlı operasyonlar için ideal
hâle gelecektir.
b) Çevresel ve Düzenleyici Baskılar
Küresel IMO emisyon hedefleri, açık deniz rüzgar çiftliklerinin yaygınlaşması ve iklim kaynaklı
acil müdahale gereklilikleri, kesintisiz, düşük karbonlu bağlantı talebini artıracaktır. Enerji
verimli donanım, yenilenebilir enerjiyle çalışan yer istasyonları ve geri dönüştürülebilir
bileşenler sunan SATCOM sağlayıcıları pazar tercihinde öne çıkacaktır.
c) IoT ve Akıllı Ekosistemlerle Entegrasyon
“Uzak Nesnelerin İnterneti” (Internet of Remote Things) ile on milyarlarca cihaz SATCOM
omurgaları üzerinden bağlanacak ve şu uygulamaları mümkün kılacaktır:
• Akıllı limanlar ve otonom iskele lojistiği
• Akıllı filo yakıt izleme ve emisyon takibi
• Çevresel uygunluk için uzaktan algılama
d) Gelişmekte Olan Pazarlarda Bağlantı
Kırsal Afrika, Asya-Pasifik adaları ve kutup rotalarının, ekonomik kalkınma ve iklim izleme
ihtiyaçlarının etkisiyle yüksek büyüme potansiyeline sahip olacağı öngörülmektedir.4. 2030 Pazar Tahmini
Sektör öngörüleri:
• Pazar Büyüklüğü: 2030’da 35–40 milyar USD
• LEO Yaygınlığı: Belirli dikeylerde aktif SATCOM bağlantılarının %45’ine kadar
• Hibrit Standardizasyon: GEO-LEO ve LEO-5G hibrit sistemleri, kritik operasyonlar
için temel standart hâline gelecek
• IoT Trafik Payı: SATCOM ağ yükünün %25’inden fazlası makine-makine veya sensör
verisi olacak
5. İzlenecek Teknoloji Trendleri
• Yapay Zeka Tabanlı Bant Genişliği Tahsisi: Operasyon önceliği, hava durumu ve ağ
yüküne göre uydu bant genişliğinin dinamik olarak tahsisi.
• Faz Dizinli ve Elektronik Yönlendirmeli Antenler: Mekanik takip olmadan
takımyıldızlar arası kesintisiz geçiş imkânı.
• Uzayda Uç Hesaplama: Veri aktarım yükünü ve gecikmeyi azaltmak için yörüngede
veri işleme.
• Kuantum İletişim Prototipleri: Ultra güvenli SATCOM bağlantıları için erken
denemeler.
6. Fütüroloji Perspektifi — Önümüzdeki On Yılı Yönlendirmek
Öngörü ve senaryo planlaması açısından, 2030 SATCOM manzarası muhtemelen üç
etkileşimli güç tarafından şekillendirilecektir:1. Teknolojik Yakınsama – SATCOM, 5G/6G kara ağları, yapay zeka ve bulut-uç (cloud-
edge) altyapısı ile birleşerek tamamen entegre bağlantı ekosistemleri oluşturacaktır.
2. İklime Duyarlı Altyapı – Ağlar, aşırı hava koşullarına dayanacak, afet kurtarma
operasyonlarını destekleyecek ve karbon-nötr gerekliliklere uyum sağlayacak şekilde
tasarlanacaktır.
3. Jeopolitik Bağlantı Stratejileri – Ülkeler, güvenlik, dayanıklılık ve veri egemenliği için
kendi uydu ağlarına yatırım yapacaktır.
Bu senaryoları öngörerek bugün uyarlanabilir, ölçeklenebilir ve sürdürülebilir çözümler
tasarlayanlar geleceğin kazananları olacaktır.
7. Sonuç — Stratejik Zorunluluk
Operatörler, hükümetler ve işletmeler için SATCOM artık sadece bir iletişim aracı değil —
rekabet gücü, güvenlik ve dayanıklılığın stratejik bir sağlayıcısıdır. Önümüzdeki beş yıl,
teknolojinin nasıl evrileceğini belirlemede kritik olacaktır. LEO inovasyonuna, çevresel
uyuma ve IoT entegrasyonuna uyum sağlayanlar 2030’a giden yolda liderliği ele geçirecektir.
Athena Telecom olarak, deniz, hava ve kara alanındaki müşterilerimiz için en yeni bağlantı
teknolojilerini, sürdürülebilirliği ve öngörüye dayalı stratejiyi birleştiren, geleceğe hazır
VSAT ve SATCOM çözümleri sunmaya kararlıyız.
VSAT and SATCOM Solutions, Current Market, 2030 Growth and Trends
Nima Baheri
İletişim: koc@hedefkoc.com